yazın gelmesiyle pencereleri açmak zorunda kaldığım ve tam bir aydır sabahları kendisinin sesiyle uyandığım gürültü. okunmasın demiyorum elbette okunmalı. sonuçta ben inanmıyorum, namaz kılmıyorum diye inananlar ve namaz kılanlara baskı yapamam. onların en doğal hakkıdır o ses. ama 1400 yıldır hoparlörle mi okunuyordu bu ses amına koyayım? neden hoparlörle okunuyor bu ses? niçin? günün gürültüsü yüzünden deniyorsa sabah ezanları niçin hoparlörle okunuyor?
iyi o zaman amına koyim ben de sabahları gece saat 4.00 gibi hoparlörü pencereye, balkona koyayım. slipknot'tan before i forget çalayım. tüm çevreyi çok sevdiğim, ibadet ettiğim bir müzik türü için uyandırayım. ne kadar hoş karşılanacak çok merak ediyorum.
müftülüğü arıyorum "lütfen şu ezan sesini kısarmısınız, pencereyi açık bırakamıyoruz" diye, amına koyduğumun şakirti bana "siz sesini kısın diyorsunuz, başkalarıda bizi arayıp ezan sesini duyamıyoruz biraz daha açın diyorlar. ne yapacağımızı şaşırdık" diyor. göt lalesinin bana demek istediği aslında "kısmıycam karşim, sigi git". hatta şikayetimden sonra iyice açtılar ezan sesini.
şimdi ben en kötü çevreye rahatsızlık şikayetinden ötürü mahkemeye veririm. ama hangi sene uğraşacağım bu ibnelerle? artık pencereyi kapayıp, eve klima almaktan başka da bir çarem kalmadı.
resmen türkiyeden siktir olup gitmek istiyorum şu an. iğrendim amına koyayım, bu ülkenin dinindende, yobazından da, insan görünümlü hayvanlarından da, siyasetinden de, havasından da, suyundan da her bi b.kundan iğrendim. fırsatım olsa iran'a bile gitmek isterim. çünkü iran bile bizden daha medeni, daha çağdaş, daha laik bir ülke. camilerinde hoparlörle ezan okunmaz, adım başı camileri olmaz, hatta eğitim kurumları çoğunluktadır. neresi olur bilmem ama bu sikik ülkeye en güzel çağlarımı, gençliğimi vermeyeceğim kesin.