15 Mayıs 1919 sabahında Yunan işgali fiilen başlamıştır. Yunanlıların işgal planına göre Alsancak Limanına çıkarılan askerler Kadifekaleyi, Pasaport iskelesine çıkarılan askerler ise Konak Göztepe Güzelyalı istikametini işgal edecektir. Bu plan doğrultusunda 5. Piyade Alayı Alsancak iskelesine Evzon Alayı da Pasaport iskelesine çıktı. Önce 200 kişilik bir Yunan Evzon Bölüğü Kordona çıkmış, bunu diğer birlikler takip etmiş ve iki ayrı koldan Yunan işgali başlamıştır. Yunan Evzon Alayı büyük bir Yunan bayrağı taşımakta olup karakollara ve Kışlaya Yunan bayrağı çekilmiştir.
Yunan askerlerini karşılamak için yeri rumlar Kordonboyuna toplanmışlardır. Rum kızları mavi beyaz kumaştan dikilmiş elbiseler giymiş haldeydiler. Rumlar ellerinde Yunan bayraklarını sallıyor, çiçekler, alkışlar ve Zito Venizelos bağırışlarıyla Yunan askerlerini selamlıyorlardı. Vapurlar ve fabrikalar sürekli düdük öttürüyor, başta Aya Fotini olmak üzere kiliselerin çanları durmadan çalıyordu. Bandolarda Yunan milli marşını çalmaktaydılar. Metropolit ve rahipler diz çökmüş, ağlayarak ve ilahiler söyleyerek Yunan bayraklarını öpüyorlardı.
Metropolit Hrisostomosun askerleri kutsaması, Türk halkı üzerinde çok acıklı bir etki yaratmıştır. Kutsama merasimi bittikten sonra Yunan askerleri yürüyüş nizamına geçti. Askerlerin önünde Rum gençlerinden bir grup ve bu grubun başında bir Rum palikaryası bayrak taşıyarak Yunan kuvvetlerine öncülük etmekte idi. Metropolit Hrisostomos da bu gurubun başında gidenlerdendi.
Evzon Bölüğü, Kışla önüne ulaştığı sırada bir silah atıldı. Atılan silah ile bayrağı taşıyan asker yere serilmiş, Yunan askerleri panik içinde kaçmaya başlamışlardır. Kısa bir süre sonra toplanan Yunan askerleri Kışlaya ateş açmışlardır. ilk anda Kışla kapısında nöbet tutan ve yerinden ayrılmama emri alan erlerden bir kaçı şehit olmuştur. Yunan askerleri, olay yerinde bulunan ve kaçamayan halk üzerine ateş açmışlardır. Olay yerinde olanlardan pek çoğu öldürülmüş ve yaralanmıştır. Yunan askerleri ve silahlanmış olan Rumlar yerel halkı silahsız askerleri öldürmeye başlamıştır ve bir çoğunu da yaralamıştır.
ikinci bir kol halin de ilerleyen Yunan işgal kıtası, etrafında büyük bir Yunan bayrağı taşıyan yerli Rumlar ile tahrik edici bir tezahürat ve tavır ile hükümet binasına ulaşmış ve abluka altına almıştır. Yunan mezalimi burada da devam etmiştir. Yunan işgal Kumandanlığının sabah yayınladığı beyannamedeki mülkiye ve adliye memurlarının eskiden olduğu gibi vazifelerine devam etmeleri kaydına güvenen memurlar görevlerine devam etmiş fakat daire karşısında bulunan Askeri Otelin üst katına çıkan Yunan askerleri Hükümet Konağına ateş açmışlardır. Memurlar ve jandarmalar içeride mahsur kalmış telaş içinde valinin etrafında toplanmıştır. Beyaz bir bayrak çekmek suretiyle ateşin kesilmesini sağlamaya çalışmışlardır. Bunu göre Evzonlar içeri girerek, silahsız ve savunmasız Türk memurlarının üzerine atılmış, Türkçe ve Rumca küfürler ederek elleri havada olmak suretiyle hepsini dışarı çıkarmışlardır. Bu esnada süngü ve dipçik darbeleri ile bir çok kimse yaralanmıştır. Fes ve kalpakları süngü ucu ile başlarından alınmış bu sebeple bir çoğu başından ve yüzünden yaralanmıştır. Yerli Rum halkıda bu saldırılara odunlarla katılmıştır.
Kışla ve Hükümet Konağından toplanan subaylar ve memurlar Pasaporta gelinceye kadar güzergahtaki Rum ahali ile evlerindeki balkonlarda bulunan Rum kadınları tarafından ellerine geçen taş, toprak ve kiremit parçaları üzerlerine atılmak suretiyle hakarete maruz kalmışlardır. Sürülen kafilenin arkasında bıraktığı yol, yüzlerce şehit ve yaralı ile dolmuştur.
Yunan askeri tarafından çeşitli mahallelerden toplanan 700den fazla Türk ahali de Patris Vapuruna götürülmüştür. Kafile vapura götürülmek üzerinden Yunan temsilcisinin bulunduğu Leon Torpidosundan ateş açılan ateş sonucu 21 subay yaralanmış ve pek çok kişi ölmüştür.
Ertesi gün Yunan işgal Komutanı Zafiriu, vapura gelerek gerçekleşen olayın nizamı bir şekilde yürüyen Evzon Taburunun üzerine Kışladan ateş açıldığını ve bir askerinin öldüğünü belirterek gerçekleşen olaydan dolayı üzgün olduğunu belirtmiştir. Bir yandan da Türklere yapılan zulmü meşrulaştırmıştır.
işgal günü, izmirde Kolordu ve Fırka Kumandanları ile Erkan-ı Harbiye heyetleri tutuklanmıştır. Vapurda tutuklananlardan Ali Nadir Paşa, Erkan-ı Harbiye Reisi Abdülhamid Bey, 56. Fırka Kumandanı Hürrem Bey ve Ali Nadir Paşanın yaveri Mülazım Enver Efendi vapurdan çıkarılmış, diğerleri vapurda kalmışlardır. Toplanan memur ve subayların bir kısmı Zahire Borsasına, depolara ve boş dükkanlara hapsedilmiştir.
Yunanlılar, Askeri Oteli yaylım ateşine tutarak işgal etmiş sivilleri ve subayları tutuklamış, Otelin eşyasını ve depolarında bulunan yiyeceklerini yağmalamışlardır. Askeri Kıraathaneyi basmışlar ve burada bulunan beş Türkü şehit ederek Kıraathaneyi yağmalamışlardır. Yunanlılar devamında izmir Vergi Dairesini işgal etmiş ve arama yapmışlardır. Başmüdür Agah Bey ile dairedeki memurları hakaretlerle ve yol boyunca elleri yukarıda dipçik ve dayak altında Vito Venizelos diye bağırtılarak Punta iskelesine kadar getirilmişlerdir.
Vapurlara hapsedilen Türk subay ve erleri, 18 Mayıs 1919 günü Kışlaya nakledilmişlerdir. Bir süre sonra Yunan kimlikleri verilerek serbest bırakılmışlar fakat sayım yapılmak gerekçesiyle geri çağırılmışlar ama tekrar bırakılmamışlardır. Gelmeyen subaylar ise evlerinden hakaretlere maruz kalarak toplatılmışlardır. Bazı subaylar kışlada alı konulmuş ve bu subayların yanlarına Urladan getirilenlerde konulmuştur. Tutuklanan subaylar daha sonra peyderpey serbest bırakılmış bazı subaylar ise ağustos ayına kadar tutuklu tutulmuştur.
izmirin işgal günü yapılan mezalimin diğer bir kısmı ise şöyle sıralanabilir;
Evzonların Hükümet Konağına doğru yürüdükleri sırada, emniyet ve asayiş vazifesi ile görevli Polis Komiseri Sabri Bey, karşılarından gelmekte olan Evzonlar tarafından sebepsiz bir şekilde ateş edilerek öldürülmüş, arkadan gelen Evzonlarda kafasını dipçikleyerek parçalamıştır. işgalin ilk gününde Yunanlılarla yerli Rumlar tarafından basılan bir çok Türk evinde kızların, kadınların ırzlarına tecavüz edilmiştir. Bunlar arasında üzüntüsünden intihar edenler olmuştur. Evzonlar tarafından Sanat Okulu talebesi ihsan, Ziraat Bankası önünde boğularak öldürülmüştür. Sütçü Ahmet Ağa, Cedit Mahallesinde, Urla Polis Komiseri Hüseyin Efendi de Ziraat Bankası önünde öldürülmüştür. Polis memurlarından Refik, Halil ve emekli polis memuru Ahmet Efendiler bıçaklanarak öldürülmüştür. Sağır Hasan ile Kavas Ahmet iskona Marianti adında bir Rum tarafından vurularak, Tilkilik Mahallesinde Maliye Tahsildarı Nuri Bey, Köylü Matbaası önünde süngülenerek öldürülmüştür.
Bazı kimseler öldürülerek denize atılmıştır. 16 Mayıs akşamı Kordonboyunda bazı cesetler sahile vurmuştur. işgalin ilk günü Yunan askerleriyle Rum çetelerinden bazı gruplar limanda bulunan yelkenlilerdeki ve sandaldaki Türkleri zincirle bağlayarak denize atmışlardır. Karşıyaka Vapur iskelesinde bir binbaşına denk gelen Yunan askerleri çizmesini vermemesi sebebiyle binbaşını öldürüp denize atmışlardır. işgal günü tenha yerde ele geçirilen polis ve jandarma erleri öldürümüşlerdir.
işgal günü öldürülen ve yaralan subayların sayısı 57 olarak tespit edilmiştir. izmir ve banliyölerinde öldürülen sayısı ise 2000in üzerindedir. Bir kayda göre işgal günü 10 subay ve 131 asker şehit, 23 subay ve 22 asker yaralı, 29 subay ve 329 asker kayıptır.
Albay Zafiriu, 17 Mayıs 1919 günü Aydın Vilayeti ahalisine hitaben yayınladığı beyannamede Türklere karşı silah kullanılmakta olduğunu, bu olayların namuslu Rumlar tarafından değil bazı ahlaksız kimseler tarafından yapıldığını söylemekte ve çok sert hareket edileceğini ihtar etmekteydi. Yunan basınında ise işgal günü meydana gelen olaylarda 400 kadar esir toplandığı ve bu esirlerin harp gemilerine götürülürken kendilerini denize atararak intihar ettiği söylenmektidir. Türk Mahallesinde gerçekleşen olayda, Yunanlılardan 2si ölü, 10u yaralı asker, 30 sivil ölü ve yaralı var denilmekte idi fakat ingiliz basını izmirde Yunan askerlerinin kötülükleri yazmaya başlayınca Venizelos, Albay Mazakarisi olayları incelemek üzere izmire gönderdi. Mazakarisin verdiği rapora göre ilk gün öldürülenlerin sayısı 100 kadardır. Bunlardan 15 20si Yunanlılar tarafından elleri bağlanarak rıhtımda sürüklenen Türklerdir. Amerikalı Miralay House, işgal günü ve ertesi günü öldürülen Türklerin sayısını 800 belirtmiştir. M. L. Smith, ilk gün Türklerin 300 400 kadar, Yunanlıların ve Rumların 100 kadar ölü ve yaralı verdiklerini kaydetmektedir.
I. Yunan Tümeni Kurmay Başkanı Stamatopulos, Müsavat gazetesine verdiği demeçte: işgal günü yapılan zulüm ve yağmadan aşağı tabakaya mensup kişiler sorumludur. Yunan ordusu ise herkese karşı şefkatle davranmıştır. Bundan sonra yağma yaparken yakalananları acımadan kurşuna dizeceğim. demiştir.
Yunan kuvvetleri, izmiri işgal ettiği andan itibaren sıkıyönetim uygulamaya başlamıştır. Yunan işgal Kumandanlığı, izmir gazeteleri aracılığıyla sıkıyönetimle ilgili emir ve isteklerini halka duyurmaktaydı. Sıkıyönetimle birlikte işgal başladığı andan itibaren izmirle haberleşme kesilmiş, Postahane işgal edilmiş ve sansür konulmuştur. 15 Mayıstaki olaylardan sonra izmirden çekilecek telgraflara Yunan makamları sansür koymuşlardır. Sansür Haziran ortalarında kaldırılmışsa da Menemen olaylarından sonra telgraflara tekrar sansür konulmuştur. Sıkıyönetimin yanı sıra bütün Türk kanunları ve mahkemeleri kaldırılmış ve yerlerine Yunan Askeri Mahkemeleri faaliyete geçmiştir.
ilk günle birlikte başlayan zulüm, sıkıyönetim, sansür ile izmirin işgali gerçekleşmiştir.