başbakan'ın beyanatına göre kılınan namaz "güya" kılınmıştır. yani namazın usulüne uygun kılınmadığını ve geçerliliğinin tartışılabileceğini en azından kendisi kılınan namazı tartışmaya açarak kamuoyuna ima etmiş, göstermiştir.
burada itiraz noktası olabilecek husus; kadınla erkeğin aynı safta namaz kılamayacağına eğer ki kılınırsa erkeğin namazına zarar geleceğine dikkat çekilmiş belirli din alimleri tarafından. yani erkeğin hislerini uyandırıcı bir durum oluşabilir kuşkusu var ki demek, böyle bir açıklama elzem olmuştur din alimlerince.
bununla ilgili olarak aklıma hemen mecnun'un kıssası geliyor ne hikmetse;
mecnun'un aşkı henüz ilahi aşka dönüşmemiş bir halde leylasını ararken namaz kılan bir bedevinin önünden geçince bedevi bu duruma itiraz etmiş ve mecnun'u dikkatsizlik ve saygısızlıkla itham etmiştir. mecnun ise leylasının yolunda iken bedeviyi fark edemediğini belirterek mevlasının yolunda iken bedevinin kendisini nasıl fark ettiğini sormuştur.
burada erkeğin namazı bozulmasın derken sorun kadında mıdır? yoksa dünyevi zevk-i sefasının esirinden kurtulamamış, rabbin huzuruna çıkmış ama kendisini bile unutması gereken erkekte midir?
elbette ki hiç birimiz bir mecnun da değiliz ama kimsenin de mizan bekçisi olduğunu sanmıyorum. insanları inançları ve eylemleri ile yargılamadan, yaptığını direkt eleştirmeden anlayışlı, izanlı olabilelim.
"cuma namazı kılan arkadaşlar; allah cumanızı gayrısız kabul eder umarız" diyebilmek bu nedenle bir başbakan için daha yerinde bir beyanat olabilirdi.