önem arz ettiğini düşündüğüm birkaç şey söylemek istiyorum.
öncelikle, hiçbirinizin samimiyetine inanmıyorum. elbette gerekçelerim var. sabırla okumanızı rica ediyorum. eğer holding patronlarına, medya baronlarına, banka kalantorlarına karşı bir girişimde bulunup atağa kalksaydınız sizin en önünüzde ben olurdum. fakat sizin meseleniz başka arkadaşlar. siz recep tayyip erdoğan nefretiyle beslenen bir avuç insansınız. bunu hep söylerim; nefret, nefret taşıyanın sonunu getirir. ben kılıçdaroğlu'nun yaptığı siyasetten iğreniyorum. attığı hiçbir adım kendi kararı doğrultusunda atılmıyor. açıkçası acınacak bir halde. lakin ben tutup da o adamdan nefret etmiyorum. elbette eleştiriyoruz yeri gelince. fakat o adam ölürse ya da öldürülürse gerçekten üzülürüm. ama türkiye cumhuriyeti başbakanı recep tayyip erdoğan bir suikaste kurban giderse siz üzülmezsiniz. hatta içinizde sevinenler bile olur. bu derece gözünüz kararmış sizin. hani hepinizin söylediği bir laf var; bu eylemler parti meselesi değil, özgürlük için. öncelikle bu olaylar parti meselesidir, geleceğim o konuya. siz bu ülkenin başbakanına, rahmetli annesine, karısına kızına sokak ortasında küfür edecek kadar özgürsünüz. hani diktatör diyorsunuz ya, diktatör olsaydı giyotine gönderilirdiniz hiç beklemeden. diktatör olsaydı o polisler sizi kurşuna dizerdi hiç beklemeden. en ufak bir isyan girişiminde bulunsaydınız saddam'ın halepçe'de yaptıklarını yapardı size. siz özgürlüğün tanımını bilmiyorsunuz arkadaşlar. sizin esnafın dükkanlarını yağmalamaya hakkınız yok. gecenin bir yarısı beni rahatsız etmeye hakkınız yok. 3 çocuk isteyerek özel yaşama karışıyormuş. bu kanun değil, ya da hakaret de değil. ister yap ya da yapma kimin umrunda. bize bu ülkede üst düzey yöneticiler gerici, yobaz, yarasa kafalı, örümcek kafalı, koyun diye hakaretler ettiler ve hâlâ da edenler var. biz çıkıp da ortalığı dağıttık mı? söyleyin bana. çocukların kur'an kursuna gönderilmesi yasaklandı bu ülkede. çıkıp isyan ettik mi? o alay ettiğiniz gençler demokratik bir şekilde israil'i protesto ettikten ertesi gün sincan'da tanklar yürüdü. bunları ajitasyon yapmak için söylemiyorum. karşılaştırma yapıyorum haksız olduğunuzu bilin diye.
siyasi iktidar halk iradesi demektir. siz meclisi basmaya kalkıştınız. kendi meclisinizi. seçimle başa gelmiş bir hükümeti devirme teşebbüslerinde bulundunuz. ağzınızdan düşmeyen bir laf var; ama seçimler hileli yha, oylar çalınıyor. arkadaşım, eğer elinde kanıt niteliğinde bir belge varsa çıkar bunu yargıya taşırsın. inan çok önemli bir adım atmış olursun ülke adına. böylece o hükümet hiç beklemediğin bir şekilde sert düşüşler yaşar. eğer türk yargısına güvenmiyorsan o övdüğün avrupa dünyası yok mu, oraya götür işte. avrupa mahkemelerine taşı o davayı. anlaştık mı güzel kardeşim. ama halk çok salak, bilinçsizce oy veriyor yha. bak bu tür ithamlar beni ciddi manada çok öfkelendiriyor. sen halkı aşağılayamazsın anladın mı beni? senin oyunla dağdaki çobanın oyu birdir. o da bu ülkeden ekmek yiyor, sen de. efendi olacaksınız. demokrasilerde eğitim seviyesi cart curt, bunları istediğin zaman istediğin yerde istediğin kadar tartışırız anlaştık mı? sizin o aşağıladığınız göbeğini kaşıyan bidon kafalı halk var ya, hani diyorlar ya "tayyip erdoğan'ı yedirmeyeceğiz" diye. işte onun bir sebebi var. peşinden koştuğunuz adamların midelerini bir kontrol edin. orda daha önce kalleşçe, şerefsizce yenmiş bir başbakan ve bakanlar vardır belki, ne dersin? siz halk iradesine saygı göstermediğiniz sürece, bu tür faşizan eğilimleri sürdürdüğünüz sürece hiçbir zaman, ama hiçbir zaman bu insanların güvenini kazanamazsınız. haklı olduğunuz konularda bile.
bu halk, yani gerçek halk, sizin bu şekilde hak hukuk arayışınıza hiçbir surette destek vermez arkadaşlar. hele bir devirelim de, hele bir yıkalım da, e kardeşim sonra? siz yıkmanın ertesi sabahını düşünmüyorsunuz. amacı yıkmak olup da yapmaya kafa yormayan hiç kimseye güvenilmez bu coğrafyada. görün artık bunları. demokrasiden daha iyi bir sistem geliştirilmedi henüz. değerini bilelim. adam gibi plan proje üretin, adam gibi vizyonlar geliştirin, halkın gönlünü alın ve seçimlere girin. bak 2015 yılında seçimler var. hani sizin tabirinizle halk uyandı ya, e girin abi seçimlere. o kadar insansınız, kendi tabirinize göre milyonlarca insan sokağa döküldü. abi örgütlenin, teşkilatlanın, kurun partiyi girin seçimlere. ama ne istediğinizi de bilmiyorsunuz ki arkadaşlar. o sokağa dökülenlerden biri de çıkıp demedi seçim barajı düşürülsün diye. neden makul isteklerde bulunmuyorsunuz arkadaşlar? bu eylemlerden bir siyasal yapılanma çıkması şart. başsız tavuk gibi çırpınmakla olmaz bu işler. ama siyasal yapılanma çıkamaz. neden çıkamaz?
neden çıkamaz biliyor musun?
çünkü o insanlar zaten parti seçmeni. o insanların yarısından fazlası chp'li. kimse aksini iddia etmesin. görmediniz mi herkesin elinde chp bayrakları bdp bayrakları sdp ip tkp bilmem ne cart curt. herkes kendi derdinde arkadaşlar. herkesin "özgürlük" bağlamında aynı görüşleri benimsediğini sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. olayların ertesi günü chp geldi, vakit bu vakittir dediler. deviririz biz bu hükümeti dediler. bir sonraki seçimlerde iktidarız dediler ve yine falancanın askerleriyiz lafları duyuldu taksim meydanında ve başka yerlerde. olayı kemalist - anti kemalist eksenine kaydırdılar. sonra radikal sol partiler geldi. vakit bu vakittir dediler. hazır ortalık karışıkken bundan istifade edip neden devrim yapmiyoruz dediler. ülkeye sosyalizm getirelim komünizm getirelim dediler ve hâlâ meydanlardalar bu arzularıyla. bu adamlar yönetimi ele geçirirse siz kemalistleri fırınlara atarlar. siz hiç sevmezler emin olun bundan. neyse işte, sonra sendikalar geldi. uzun yıllardır hükümetten talep edip alamadıklarını tekrar istemek için sokaklara indiler mevcut karışıklıktan istifade ederek. herkesi greve çağırıyorlar şimdi.
gözden kaçırdığınız bir şey daha var. mesela örnek veriyorum. diyelim ki chp mhp koalisyonu oldu ve hükümeti kurdular. ama bir süre sonra muhafazakar kitle daha fazla özgürlük talebiyle bana karışamazsın kardeşim diyerek milyonlarca insanı sokağa döktü diyelim. ne olacak sonra? lütfen cevaplar mısın bunu bana? bir iki ay da onları izleriz ellerinde tavalarla tencerelerle. konya erzurum kayseri rize kasımpaşa sincan ve bilmem neresi falan meydanlara aksın. e onlarınki de direniş be birader. ne dersin? bu mudur sizin istediğiniz şey. e o zaman ülkenin rejimini direnizm yapalım. çok manyak bir ülke olur bence.
polis aşırı güç kullandı mı? evet kullandı. teşkilatta çürük elmalar olabileceğini düşünüyorum ben. hükümeti zor durumda bırakmak amacıyla bu girişimlere başvurulmuş olabilir. neticede küresel sermayenin bu olayları tertiplediği gün gibi açıktır. teşkilatta iç soruşturmalar devam ediyor hâlâ. fakat yine gözden kaçırdığınız bir şeyler var. dünyanın hiçbir ülkesinde bu eylemler hükümet tarafından kolluk güçleri tarafından oturup da izlenmez. bu adamlar devlet yönetiyor. otorite neyi gerektiriyorsa yasal çerçeve dahilinde bunlar yerine getiriliyor. siz daha da aşırılığa kaçtığınızda bu devlet size karşı hava harekatı yapsaydı bile ağzınızı açıp konuşmaya hakkınız yoktur. devlet bekası her şeyden üstündür. biz de devletiz diye düşünmeyin. siz isyancı konumundasınız. bir de bunun devrim aşaması var fakat o çok uzun bir konu. inşallah boş bir zamanımda yazarım onu da.
ben sizin samimiyetinize inanmıyorum. devlet otoritesi diyarbakır'da kullanılınca "elinize sağlık" kadıköy'de kullanılınca "yetiş ya bbc yetiş ya reuters." bu ikiyüzlülüktür. ama bizi pkk destekçileriyle nasıl bir tutarsın. bak az önce de söyledim. siz isyancı konumundasınız devlete göre. öncelikle otoritenin nasıl çalıştığını bilmek gerek. mekanizmanın nasıl işlediğini bilmek gerek. sonra yabadabadu özgürlük demek gerek. otorite ecevit zamanında da vardı. muhafazakarlar sokaklara dökülüp eylem yapsalardı devlet mekanizması testis mi kaşıyacaktı onları izleyip? hayır gereği neyse o yapılırdı. ben samimiyetinize inanmıyorum. sokağa çıkıp isyan ettiğini varsaydığımız muhafazakarlara devlet tarafından müdahale edilince, "elinize sağlık devlete karşı çıkan ağzının payını alır" diyecektiniz. istediğiniz kadar inkar edin. bu ikiyüzlülüktür.
ben samimiyetinize inanmıyorum. olaylar bittiğinde ethem sarısülük'ü hangi biriniz hatırlayacaksınız? elinizi vicdanınıza götürün doğruyu söyleyin. hiçbiriniz hatırlamazsınız. o gariban annesi ağlar sadece. başka da kimsenin aklına gelmez o adam. ama size 10 sene önce oynanan fenerbahçe - beşiktaş maçının sonucunu sorsam bilirsiniz öyle değil mi? ben nasıl inanabilirim ki sizin samimiyetinize? inanamam ki arkadaşlar. inanırsam kendimi kandırmış olurum. hani ilk başta dedim ya sizin hedefiniz medya, holding, banka patronları olmalı diye, işte sizi sömüren, kullanan onlardır. hükümet dediğin en fazla 4 yıl show yapar hırsızlık babında. ama bu ensesi kalın adamlar uzun yıllar boyunca yerlerinde sabit dururlar. iliklerinize kadar sömürürler sizi. söyleyeceklerim bı kadardır arkadaşlar. eğer neye alet olduğunuzu öğrennek istiyorsanız şunu (#20089661) okuyabilirsiniz. haa, sonuçlarına gelecek olursak; bu sene turizm gelirleri darbe yedi. bir de ak parti oylarını arttırdı. başka bir sonuç yok arkadaşlar.
o değil de, küfür etmediğim zaman ne kadar tatlı oluyorum öyle, ehehe.