islam

entry1903 galeri video15
    670.
  1. bir usera attığım mesajı buraya aynen kopyalıyorum. bana bunları gerçekten mantıklı şekilde açıklayabilecek birilerini arıyorum dostlar.

    benim kafama asıl yatmayan şey adalet. hayat kesinlikle adil değil ve adaletin olmadığı bir ortam sınav yeri olmamalı. sonuçta tanrının her şeye gücü yetiyorsa bizi adil bir şekilde de sınayabilirdi. yani bir cenin daha anne karnındayken düşüp direk cennete gidiyorsa, ben neden sınanmak zorundayım? ben neden direk cennete gidemiyorum? bunu sorduğum birinden şu cevabı almıştım mesela: 'allah sana yaşama hakkını tanıdığı için şükretmelisin.' yahu bu nasıl bir çelişkidir. bir kere yaşama hakkı güzel bir şey ise bu sefer bebeğin ne suçu vardı? yani ben şanslı oluyorum bu durumda ki madem eşitiz neden o cenin dünyanın güzelliğinden mahrum kalıyor?
    hadi onu geçtim aynı örnek üstünden ikinci bir soru; bu kadın; yaşama hakkına sahip olup diğer dünyada sonsuza kadar yanma ihtimalinin de bulunmasını, dünyanın güzelliklerinden mahrum kalarak cehennem gazabının sıfırlanmasına eşit görüyor ki bunu söylüyor olmalı. şimdi düşünelim; kuranda cennetin dünyadan çok daha muhteşem olduğu yazmıyor mu? o zaman direk cennete giden, dünyadan kat kat fazla muhteşemlikte sonsuza kadar zaten yaşama hakkına sahip, hem de cehenneme gitme ihtimali sıfır. diğer taraftaki insanımız ise cennetin tırnağı bile olamayacak bir ortamda sınanacak ve bonus olarak cehenneme de gidecek, sonuçta mutlaka hata yapacaktır ve onları önce cehennemde ödetecek. yani cenin burada iki artı kazanırken ben iki eksi kazanıyorum. peki burada benim suçum ne? neden tanrı cenini seçti de bana neden hiç sormadı direk bu tarafa gelmek ister misin diye? tekrar soruyorum, adalet?

    bu muhabbeti geçtik. ben şu an bu soruları soruyorum. ve bu sorular benim inanmamı engelliyor. hangi müslümanla konuşsam bana gökyüzüne yıldıza bak bunlar tesadüf mü diyor. resmen aynı şeyleri ezberlemişler. mesela bana cinselliğin kaçınılması gereken bir şey olduğu öğretildi ve ben bunu ancak erkek arkadaşımın çabalarıyla kırabildim. bir yerime dokunuyordu kendimi suçlu hissediyordum ağlıyordum falan fıstık, bunu sorgulamamıştım bile sadece böyle öğretildiği için kendimi kötü hissediyordum. demekki sorgulamadan ben de bir şeylere inanabiliyorum. bana küçüklükten beri tanrının kesin olduğu aşılanmıştı. geldim 11 küsür yaşına, babam tanrının kesin olmadığına dair bir şeyler söyledi. bence o şeyleri hiç söylemeseydi ve ben o düşüncelerle şu güne gelseydim belki de sabah akşam namaz kılıyordum, benim mi suçum? hayır.

    ya da mesela çok dindar bir ailede büyüsem bu sorular belki aklıma bile gelmeyecekti ve güzel güzel inanacaktım. tanrı neden beni o aileye değil de bu aileye verdi? benim o aileye giden kızdan farkım ne? neden farklıyız biz? neden benim daha fazla efor serfetmem gerekiyor? allah beni neden bu şekilde sınıyor da o şekilde sınamıyor? bunlara gerçekten mantıklı cevap vereni görmedim ben. genelde gelen cevap da şu: 'allah seni de ona göre yargılayacak öbür tarafta, allah adildir.' yahu bu nasıl adalet? ben öbür ailede olsaydım belki daha az cehennemde kalacaktım, bekli kafirim diye sonsuza kadar yanacağım, ama öbür koşullarda büyüseydim de tam tersi olacaktı?

    bu örnekten devam edince diğer bir nokta da şu; tamam bu soruları soruyorum. bu soruları neden soruyorum? çünkü allah mükemmel, çünkü onun yarattığı kainat ve onun gönderdiği din mükemmel.
    bir kere ben tanrı ne emrettiyse onu yapıyorum, sorgula dedi aklını kullan dedi. kullanıyorum işte. benim bu soruları sormamı sağlayacak mantığı bana veren o, neden beni daha farklı bir mantığa sahip biri olarak yaratmadı? belki o zaman tüm bunları mantıklı bulurdum. ama şimdi bulamıyorum? neden beni böyle yarattı?
    yani demek istediğim şu, aslında beni bu şekilde bu koşullar altında yaratmış olması bile benim cehenneme gitmem için bir sebep. aslında benim suçum yok o beni böyle yarattı. bu soruları sormamı o sağladı. aslında beni yakmak için yaratmış gibi bir şey oluyor yani.
    zaten kuranda da yazıyordu bazı insanların kalbi mühürlüdür diye. neden koydu bu mührü bize? bu kadar iyi niyetli kulunu seven bir tanrı, başkalarının sınav çerezi olsunlar diye sonsuza dek cehennem azabı çekecek kullar yaratır mı hiç? adalet?

    bu arada kesin olmayan bir şeye inanmamak ne zamandan beri suç? bu şey dinde neden suç ki? mesela sana 5 yaşında bir çocuk gelse dese ki ben ekonomi haberi okumayı çok seviyorum, sen de inanmasan, sonra biri gelse sana buna inanmadığın için eziyet çektirse, bu mantıklı mı sence?
    buna da genelde cevaplar şöyle; 'allahın mantığı kesin ki zaten' 'ama zaten aklını kullanan allahı bulur, o sen allahı kullanmıyorsun diye seni cezalandırıyor'
    1- allahın varlığı ne zamandan beri kesin? ben peygamber olarak dünyaya gelseydim, tanrı ya da melekler benle doğrudan iletişime geçseydi, o zaman kesin olabilirdi belki. (bu arada peygamberler için allahın kesin olup geri kalanların sorgulama sorumluluğu olması da ayrı bir adaletsizlik sanki) ama şu anda hiç bir kesinlik yok, tek ipucumuz güzel gökyüzü, güzel çiçekler, kusursuz adı altında gösterilip aslında hiç de öyle olmayan sistemler ve kuranda geçen neyi temsil ettikleri bile tam olarak bilinmeyen 'sözde mucizeler'.

    şöyle bir şey de var; allah sonsuzluktan beri vardı ve sonsuza dek de var olacak değil mi? peki ya tüm bu varlıklar sonsuzluktan beri varsa ve hep var olacaksa? sadece dönüşüyorlarsa? her şeyin patlayarak oluştuğunu biliyoruz, her şey genişlemeye başladı. ve bu genişleyen düzenin bir gün geri çekilmeye başlayacağı da kanıtlandı. o halde patlayıp toplanıp sıfırlanan, sonra tekrar patlayan ve bunun sonsuza dek gittiği bir sistem, zamanı ve geri kalan her şeyi birinin yarattığı düşüncesinden daha mantıklı olacaktır.

    geldik şu söze;
    "müslümanlara baksaydım, islam'ı kesinlikle seçmezdim."
    din mükemmel, insanlar mükemmel, bu din neden uygulanabilir olamıyor? şeriat en muhteşem yönetim biçimi olmalıydı mesela. neden böyle değil? neden din ile yönetilen tüm ülkeler geri kalıyor? bunlar da müslümanların suçu mu hep? ilginç yaa.
    0 ...