kendimi bildim bileli dini hassasiyetleri olan bir insan oldum. Hiçkimsenin dayatması ile de olmadı bu hiçbir zaman. Kimse beni zorlamadı, baskı söz konusu olmadı. Kulum ben, inişlerim ve çıkışlarım da oldu herkes gibi. zor bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirdim. Yalnızdım çoğu zaman, erken olgunlaşmak zorunda kaldım. Bazen annem olamadı yanımda bazen de babam. Bazen ikisinin de olmadığı zamanlar oldu, beni ayakta tutan şeyin sadece maneviyat olduğu zamanlar. Yine de üzülüyordum tabi, çok küçüktüm çünkü. Ağlamazdım ama. Insan küçükken çok güçlü ve metin oluyor. Düşünmemeye çalışırdım sadece ve başka şeylerle ilgilenirdim bu da genelde derslerim olurdu. okuldan geldikten 1 saat sonra odama girer yatana kadar çalışırdım, kitap okurdum. Birşeylerin zor gittiği zamanlarda derslerimde hiç olmadığım kadar başarılı oldum. Küçük bir çocuğun normalde kaldırmasının zor olduğu hayatındaki bir değişikliği yaşarken ben derece yapmıştım mesela bir sınavda, 7 yıl burs aldım sonucunda. Bunu neden anlatıyorum? Emeğimin karşılığını aldığım tek şey derslerimdi çünkü, bana geri dönen tek şey. Diğer tüm olan şeyler benim kontrolüm dışında ve olumsuz şekilde gelişiyordu. Kimse benim ne istediğimi sormuyordu, ben de durun demiyordum zaten bir kabullenmişlik hakimdi halimde. O zamanlar tarif edemediğim fakat şimdi şimdi anlayabildiğim birşeyden güç alıyor gibiydim adeta. Okuldaki çocuklar da çok çocuk geliyordu bana. çok radikaldim, kurallarım vardı. sakız kıvamında, bir özentilikten diğerine atlamaları hiç hoşuma gitmezdi ama kabul gören de oydu. Fakat ben yine de değişmiyordum. Yaşadığım hiçbir şeyi de anlatmazdım adeta kapalı bir kutu gibiydim. Çünkü ayrı muamele yapılmasından hoşlanmazdım hiç. Zorluklar yaşıyoruz diye insanlar tarafından ayrı bir kontejyanda değerlendirilmek her zaman canımı sıkar. Kimsenin arkasından da konuşmazdım kendimin de konuşulmasını istemezdim haliyle. Konuşursan konuşulursuna inanan biriyim. Sessizdim de zaten. Çok konuşmanın marifet olmadığını nereden bildiğimi bilmemekle birlikte biliyordum.
Yıllar geçiyordu ve iyi tek şey olmuyordu neredeyse ama yine kendimin yaptığı şeyler değildi nedenleri. Küçükken ailenizin yaşadığı her şey sizi de etkiler. Ben yerimde duruyordum hiçbir zararım olmadan ama her olumsuzluk gelip en sert şekilde bana çarpıyordu. Ergenliğe adım atmamla birlikte normal olarak artık o sessizliğimi koruyamamaya, birilerini suçlamaya başladım. Beni sevmemekle suçladım onları. Çok sevdiklerini, kendilerini hiç üzmediğimi ve beni üzmek istemediklerini söylüyorlardı ama ben inanmıyordum çünkü yaşadıklarım bunu göstermiyordu. Kızıyordum onlara. Benim kızmalarım ya surat asmak olurdu o zaman ya da susmak. Olan yine bana olurdu yani.
Anadolu lisesini kazandım ergenliğin zirvesini yaşadığım yıllardı haliyle. Çok Uç noktalarım olmadı şimdi bakıyorum da sakin geçirmişim elhamdülillah. ama çocuk bene ve şimdiki bene nazaran şuursuz bir dönemdi diyebilirim 2, 3 yıl kadar. Silebilseydim o yılları silerdim diyorum bazen ama bazen de yanlış düşündüğümü düşünüyorum çünkü bu "keşke"ye giriyor ve buram buram isyan kokuyor. Birşeylerin sağlamlaşması için yaşamam gerekti galiba ve yapılan yanlışların insanı kibir kuyularından uzak tuttuğunu gördüğümden onlara da şükreder oldum. Çünkü kibir bir insanda duran en kötü şeydi. Hiçbir zaman çok arkadaşım olmadı çok arkadaş sahibi olmaya da karşıydım. Beni seven düzgün, azınlıkta insanlar oldu genellikle o dönemde ama şimdi görüyorum ki zararları yokmuş bana fakat yararlarının da olduğunu söyleyemem. okul bittiğinde ben hepsini hayatımdan onlara hiçbir şey söylemeden çıkardım. artık aramızdaki uçurum çok derin ama inşallah bir gün olumlu bir şekilde dolar o çukur. Benim döneminde vuku bulan sosyal paylaşım sitelerini de kullanmadım şu anda bile sadece sözlük hesabım var. Bu arada maneviyatım da bir artıyor bir azalıyordu. Ramazanlarda ben başka bir ben oluyordum mesela ama sonra birşeyler değişiyordu. Sabah başka bir ruh haliyle evden çıkıp akşam başka biri olarak geri dönüyordum. Bazen ilham geliyordu ibadetle mutlu oluyordum. lisede yurtta kaldığım zaman okuldan gelip ağlaya ağlaya yurda mescid açtıran ben, bir ay sonra günde bir kere abdesti zor alıyordum bazen de almıyordum. Sinsi sinsi sorular geliyordu aklıma. Allah bizi yaratıp da günah işlememize izin verip sonra niye cehenneme atıyor, allah bizi kendisi bilinsin diye mi yaratmış allah bencil mi bu nasıl bir ego-haşa-, banyo yapıyoruz ya abdest niye ki...tarzda sorular. Birileriyle konuşuyordum ama kalbim mutmain olmuyordu. Yine de ibadetin beni çok mutlu ettiği zamanlar da oluyor, huzurla dolduruyordu fakat bunun nedenini tam olarak bilemiyordum. Ama yine de hem doğrular yapıyor hem de yanlışlar yapıyordum ve bazen yaptığım yanlışlar doğrulara engel oluyordu. vicdanımsa hep rahatsızdı. şu gün görüyorum ki maneviyattan uzaklaştığım hiçbir zaman mutlu olmamışım. Bunun yanında açık giyinmekten nefret ediyordum zaten hiç de hoş birşey değildi ama insanlara bunu anlatmak güçtü bir türlü anlamak istemiyorlardı üzerimden hırkayı çekiştirenleri hatırlıyorum hem de benden yaşça büyük, babam yaşında beş vakit namaz kılan insanlardı bunlar. Çok beyaz tenli olduğum için güneşin rahatsız ettiğini söylüyordum allah beni affetsin. Zamanla her şey düzelmeye başladı çok fazla şükreder oldum halime. anne, baba ve büyüklerin hakkına titizlenir oldum ki zamanla onları çok sevdiğim için kızdığımı anladım. Hatta onları çok, çok fazla sevdiğim için elimden bir bir uzaklaştıklarını düşündüm. Kalp kırmaktan her zaman çok korktum çünkü ben de yaşıyordum bazen ve biliyordum kabe'yi yıkmaktan daha beter birşey olduğunu. Bunun yanında hayatımda yine benim dışımda birşeyler değişiyordu. Detaya girmek istemiyorum ama o zaman çok zorlandığım fakat şimdi memnun olduğum şeylerdi bunlar. Bazen bu ülkeyi bırakıp gidesim geliyordu hatta o kadar zorlanıyordum. özlenmek istiyordum çocukluğum hep özlemekle geçmişti. Yurt dışında eğitim sınavına girdim kazandım ama bizimkiler izin vermediler. Tepki vermedim haksız da sayılmazlardı zaten.
muharrem ayıydı ben okul için çok erken kalkıyordum bir saat daha erken kalkıp sabah namazlarına başladım. O ay sürekli oruç tuttum kimse tutmuyordu kimse bana tut demiyordu ama benim içimden geliyordu işte. Şunu söyleyebilirim ki bize serbestçe kullanabilmemiz için verilen iradeyi insanoğlu istediği her tarafa çevirebilir kimse hiçbir şeye bahane bulmasın. o iradeyi iki yöne de kullanmış biri olarak söylüyorum bunu. O zamanlar tek umudum allah'ın benim bir adımıma karşı dokuz adım gelmesiydi. Ve biliyordum gelecekti. herkes giderdi, gitmişti de zamanında ama o hep benim o sorularıma rağmen benimleydi ve beni hiç bırakmamıştı. Stresten burnumun kanadığı, zamanın hiç geçmeyecek gibi geldiği zamanlar oldu. Ama içimde incecik bir ses vardı, onu dinlemediğim zamanlara pişman olduğum, dinlediğimde beni hiç yanıltmayan. Işte o ses diyordu ki sabret. Zaten benim de yapabileceğim başka birşey yoktu, hiçbir şey yapamazdım.
Şevvali zilhiccesi derken birsürü oruç tuttuğum zaman nasip olmuştu artık okuldaki arkadaşlarımdan bazıları da benimle birlikte tutar hale gelmişlerdi. Sorularımın cevaplarının içinde yazdığı kitaplar geliyordu önüme ama açıp da okumuyordum nefsime inanılmaz zor geliyordu. Çok fazla müzik dinliyordum gece gündüz demeden kulaklıkla bütünleşmiştim ve çok da fazla film izliyordum. Tüm Maneviyatımı bir müzik yıkabiliyordu. Illuminati belasını araştırdıktan sonra dinleyemez oldum pek çok seyi. Birşeyler oturmaya başladı artık ve çevremdeki insanların sadece yiyip içip uyuduklarını görmek beni rahatsız ediyordu. Insan olmak bu olmamalıydı. Bu kainat bunun için yaratılmamış olsa gerekti. Bu akıl bize boşuna verilmiş olamazdı. Hayvanlardan farkımız olmalıydı bizim...gibi düşünceler beynimde şekillenirken biryandan da dua ediyordum hayırlı bir istikamet için. Yaz geldi ve ben bir kampa gitmeye karar verdim. 1 haftalık valiz hazırladım beğenmezsem gelecektim. kalabalıktan hoşlanmazdım; kalabalık yerde gürültü, gırgır, şamata ve dedikodu çok olurdu ve ben bunlardan kaçmaya çalışıyordum zaten. fakat 2 koca ay kalmak nasip oldu. Hayatımın da dönüm noktası olma özelliğini taşıyor o iki ay. Bütün sorularıma cevap buldum. Kimse de beynimi falan yıkamadı kimse zorlamadı. Kendi tercihlerimin sonucunu yaşıyordum sonuçta ve bu beni daha çok mutlu ediyordu. Değişimi şöyle bir örnekle özetleyebilirim ki yemeğe başlamadan önce besmeleyi 3 çekiyorsam 3 çekmeyen ben, yemek yerken ağlar hale gelmiştim bize bu nimetleri bahşeden zatın merhameti için. Bazen eski beni düşünüyorum da sanki başka bir insanmış gibi geliyor her ne kadar 180 derecelik ters olma durumu kadar vahim bin ben olmasa da. Hayatımda kendim için yapmış olduğum en isabetli karardı oraya gitmek. Herkesi çok seven ve sevilen, affetmeyi öğrenen ve hayatına çok güzel insanlar girmiş allah rızasını düstur edinmeye çalışan, hissettiği gibi yaşayabilen biri olarak hayatıma devam ediyorum allah'a binlerce kez şükürler olsun. Hiçbir zaman mükemmel olamayacağım özellikle bu zamanda imkansız ama en azından içimden gelen sesleri ayırabiliyor, nefsimi tanıyıp ona göre cevaplar verebiliyorum artık. Yapmam gereken kulluk görevlerini eskisine nazaran daha iyi yapıyorum, daha çok çabalıyorum en azından. Şimdi ise her şeye karşı hassas yaklaşıyorum sadece. Normalde "yeni ben"e hiçkimse bu yazıyı buraya yazdıramazdı. Hayatımda dönem dönem sözlük okurluğu yapmışımdır. Yapmadığım zamanlarda yaptığım zamanları anarak hiç mi işim yoktu ki, çok mu zamanım vardı işsiz miydim acaba diye düşünmüşlüklerim de oluyor. Yani bırakın yazar olmayı, okur olmanın anlamını bile sorguluyorum. Sözlüğe üye olmak da benim için çok olası değildi. Ergenlik dönemimde itusözlükte kısa bir yazarlığım olmuştu nickimi bile hatırlamadığım. 20, 30 entry girmişimdir en fazla. çok yanlış entryler olmasa da çok da doğru olduklarını hatırlamıyorum. değiştikten sonra bir karar verdim, yanlış yaptığım şeyleri benzerlerinin doğrularıyla değiştirmek adına. Öldüğüm zaman evet ben bunu yanlış yapmıştım ama farkına vardım ve doğrusunu da yapmak için uğraştım demek için belki de buraya yazar oldum. Beni yazar olmaya iten sebeplerden birisi de bir yazarın buraya girdiği uzunca itiraftı sadede gelecek olursam. Yazıyı bu kadar uzun tutmamın nedeni de şimdi yazacaklarımdır. O yazara yardım etmek istedim. Yapabileceğim birşey yoktu gerçi dua etmekten, ona biraz olsun manevi olarak iyi hissettirmekten başka. O da büyük şeyler istemiyordu zaten. Entry nicklerine çok dikkat etmem okurken ama o itiraftan sonra farkettim beni etkileyen o uzun itirafların sahibinin hep aynı yazar olduğunu. Içime işledi resmen bazı cümleleri. Duygusal şeyler değil allah korusun yanlış anlaşılmasın ama yazdıklarında kendimi görmeye yakın birşey diyebilirim belki. Dini yönü de olan biri. Birkaç gün yazar olsam mı olmasam mı diye düşündüm. Sonunda oldum. Şimdi mesaj atsam mı atmasam mı diye düşünüyorum günlerdir. Evet çoğunuzun yaptığı o basit şeyi ben şu an yapamıyorum benim için basit değil. Işin içine nefs denen şeyin girerek beni allah rızasının dışına çıkarmasından korkuyorum. Hem de çok korkuyorum. Bazı entrylerini görüyorum, yok ben bu arkadaşa birşeyler söylemeliyim diyorum. Bazen birşeyler yazıyor görüyorum hiç riske girmeyeyim diyorum. Sadece allah rızasın adına diyorum. Sonra benim hayatımda böyle hata olabilecek şeylere artık yer yok diyorum. Bağnazlık değil bu. karşı cinslerin mesajlaşması kesinlikle hafife alınmamalı diye düşünüyorum. Eski ben hiç çekinmezdi hem de hiç ama bu ben kesinlikle yapacağı şeyi defalarca düşünmeli. Istihareye mi yatsama kadar gittim yok artık iyi misin dedim sonra. Allah'ın razı olacağı şeyi yapmayı nasip etsin bana dua ediyorum. bu yazıyı okuyan olur mu, bilmiyorum varmıdır benim gibi sadece uzun yazıları okumayı tercih eden birileri. Belki o okur bilmiyorum. Her neyse.
birşeyler yapmak isteyip de yapamayanlar varsa onlara diyebilirim ki hiçbir şey bir anda olmadı. günde bir kere abdestle başladı sadece. Yeni yeni görüyorum yaşadığım her zorluğun nedeninin allah'ın beni ne kadar çok sevmiş olduğunu. "yalnız sana kulluk eder, yalnız senden dileriz."i daha minicikken hissettirmek istemiş bana... Sizi çok seven bir rabbiniz var. Her zaman affetmek için sizi bekleyen. Hiçbir kimsenin sizi sevemeyeceği kadar çok seven. Sırf siz yoksunuz diye kıyamayıp size hayat bahşeden, yüzünüz yokken size yüz veren, imtihanı geçerseniz sahip olacağınız nimetlerden haber veren. O sizden razı olsun, geri kalan hiçbir şeyin ehemmiyeti yok bütün dünya küsse mühim değil.
Allah beni hayatta affetmez düşüncelerinden sıyrılıp ruhunuzu ümitsizlik kuyularından çıkarın artık...