tarihe "haziran ayaklanması" olarak geçecek olan, 31 mayıs 2013 te başlamış, bir milletin sabrının sonunu nitelendiren olaydır taksim direnişi
tank, tüfek, bomba, kimyasal su ile değil yürekle ve mizah ile savaşılmıştır. gezi parkı alındığında komün bir yaşam başlamıştır. hiç tanımadığımız, görmediğimiz insanlara gülümsemiş, konuşmuş aynı tabaktan yemek yemişizdir. halaylar çekip, türküler söylemiş arkadaşlığı, yoldaşlığı pekiştirmişizdir.
bunlarla kalmayıp orantısız bilgi ile korkusuzca akp polisine kitap dahi okunmuştur, maalesef bu güzel ortamı, direnişi gölgeye düşüren eli kanlı katiller sürekli tetikte olup herkesin annesi, babası, çocuğu, torunu ile gelip mutluluk saçtığı ortamı yine, yine kana bulamıştır.
gördüğüm ve yaşadığım en hazin tablo ise şuydu istiklal caddesini 2 gün önce sıkı yönetime çevirmiş oldukları için sokaklar bomboştu, bir kız arkadaşım ile yürüyorduk toma geldi içinden iki adam ellerinde silah kafamıza doğrultarak üstümüze yürüdüler, neler söylediklerini hatırlayamayacak kadar şok olmuştum. sadece yürüyorsun evet direnişcisin ama o sırada sadece yürüyorsun ve iki kadınsınız karşılarında hırsız, katil ya da canavar varmış gibi muamele yapmaları insanlıklarını ne kadar unutmuş olduklarını gösterdi, içimde ufacık bir umut ya da polislerin de emir kulu emekçi olduklarına dair bir kıvılcım kalmadı. gözlerinde ki nefreti ya da o an bizi gerçekten öldürme isteğini gördüm.
yine aynı gün herkes bulunduğu yerde muhabir olduğu için fotograf çekmek için yüksek bir yere çıkmıştım bir an başım döndü sessizce söyledim yanımda hiç tanımadığım bir adam vardı o kadar telaşlandı ki herkes yanıma koştu yardım etti.
yani arada ki şu farkı gördükçe üzülmekten ve kin duymaktan başka bir şey yapamıyorsunuz.