burak aksak / onur ünlü ikilisinin komedi diye ''ben bilirim'' havasında dolaşan uludağ sözlük ahalisini keriz yerine koyduğu dizi.
ulan böyle komedi mi olur?!
mecnun ilk leyla'nın mezarı başında, ona veda ediyor ya;
+leyla ben gidiyorum artık..
(ananın amına git mecnun)
+sen burada oldukça yaşayamıyorum leyla..
(ananın amına git mecnun)
+yaşamak için gidiyorum...
(ananın amına git mecnun)
ağlıyorum ulan.
''ismail abi allah aşkına sen bari yapma''
salya sümük halde, içimden binlerce kez tekrarlıyorum.
''ismail abi, n'olur yapma. sen yapma. boğulursun..''
hidayet'in annesi ile vedasını kısa kesmişler. iyi de olmuş. ben ki annemin yokluğunu bile düşünemem. annesini kaybetmiş seyircileri de düşünmek lazım. insanları ağlatmak için bu kadar da oynanmamalı duygularıyla..
arada kaynamış gibi oldu. ama kaynamadı. annesi ile hidayet'in sahneleri beni çok etkiledi. ''ben annemi özledim!''
bir tarafta evladını kaybetmiş bir baba,
diğer tarafta evladından ayrılan bir baba..
ikisi de hayata kendi penceresinden bakıyor. ortalarında da erdal bakkal.. onun da gözlerinde görebiliyoruz hayallerini. oglisi ile kurduğu düşleri.. neden? yani bir insanın, dizi karakteri de olsa bir insanın, yaşam enerjisini neden alırsınız elinden? küçücük bir çocuktan ne istersiniz? erdal bakkal dediğiniz adam son 20 bölümdür yumurta bakıyor. yumurta ile oynuyor. onu büyütüyor. gezdiriyor. parklara bahçelere götürüyor.
nasıl olacak?
sikeyim mecnun'unuzu da leyla'nızı da amına koyayım.
ne oldu? ne sike yaradı bu? bunca insanın duygularıyla oynamaya utanmıyor musunuz lan?!
o ismail abi dediğiniz hayali karakter değil. o hepimizin bastırılmış insanlığı. siz bu bölümde ismail abiyi atmadınız sadece boğazın serin sularına. bizim masumiyetimizi de attınız.
bazen bazı şeyler, küçücük de olsa insanları etkiliyor arkadaş. bak anne-oğul ilişkisini öldürdünüz, karı-koca ilişkisini bitirdiniz, doğmamış çocuk heyecanını sikip attınız, evlilik arefesinde olanların belasını siktiniz..
ne istiyorsunuz ulan!? nedir istediğiniz? ismail abi'den ne istediniz?!
leyla'nızı da sikeyim afedersiniz, mecnun'unuzu da.
işte sırf ismail abi'nin gidişine üzülüyorum diye, benim vücudumda ''don't ever take side with anyone against family'' yazıyor ulan. michael corleone facts derler buna!!!!!
arkadaş tamam leyla ile mecnun dizinin adı ama madem diğer karakterleri bu kadar çabuk/kolay harcayacaksınız, o zaman onların üstüne bu kadar düşmeyin?! insanlar anlam yüklemesin. bugün yalnızca bu bölümü izleyen biri dahi üzülür. ağlar. bunun sebebi sizin o karakterleri bu kadar ön plana çıkarmanız.
hepsi sizin yüzünüzden!!!!!!!!11
sen şimdi bu yavuz'u nasıl toparlamayı planlıyorsun?
erdal bakkal'ı?
bu adamlar nasıl erdal bakkal'ın önünde oturup sohbet edecekler?! nah ederler ben sana söyleyeyim.
nurten, sessiz leyla ve erdal bakkal'ın oglisi ile birlikte, erdal bakkal'ı da kaybettik ne yazık ki. erdal bakkal falan olmaz önümüzdeki sezon. bu da benim kendimce yüklediğim anlam.
önümüzdeki sezon erdal bakkal olmaz.
önümüzdeki sezon ismail abi olmaz.
önümüzdeki sezon yavuz olmaz.
ee?
''erdal yok, yavuz yok, ismail yok kim var lan it?!'' diye sormazlar mı adama? çok doldum sözlük çok. amına koyacam konfederasyon kupası'nın da şimdi.! yazıklar olsun be.
mecnun zaten bu gerizekalılıkla fazla yaşamazdı. iyi oldu. siktirsin gitsin lütfen bu diziden. tamam sen absürd bir dizi karakterisin ama azıcık da karakterin olsun lan!
bak konuştukça konuşasım geliyor. olm iki dakika sabredemedin mi? bu ne am merakı?! avradını sikeyim sen adama söz vermişsin, sağdıcın olacağım diye; ne ananın amına gidersin? 10 dakika geç git gideceğin yere?! değer mi lan arkadaş dediğin insanlara bunu yapmaya?!
ne kadar am meraklısıymışsın. ismail abi'ne gider yaptın, yavuz'a gider yaptın. babana atarlandın. sen ne hayırsız, ne pis, ne işe yaramaz, ne ipe sapa gelmez bir insanın lan?!
erdal bakkal'ın da işte aldığı beddualar çıktı. çok üzüldüm lan. çok üzüldüm amına koyayım. bir de şöyle bir sahne vardı, yazdıkça yazıyorum kusura bakmayın;
(bu sahne öncesinde eylül vurulmuştu, suna hanım vefat etmişti.. yani duygusallık yüksekti...)
**erdal ameliyathane önünde göbek atarken.. iskender bir şey fark eder;**
+erdal o ağzındaki emzik mi?
-evet iskender. oglimin emziği. ne zaman geleceği belli olmaz. tedarikli olmak lazım. (bu mihvalde)
+erdal sen cebinde emzikle mi dolaşıyorsun?
işte burada güldürdüler. tam duygusallığa bağlıyorduk ki güldük biraz. oh dedik, nefes aldık ama doktor çıktı, yüzü beş karış..
+n'oldu doktor? oglim oldu değil mi?
-....
+???
-...
+kız mı? (erdal yine güldürdü ama biz hepimiz bir terslik olduğunu anladık.)
-...
+olsun. kız da olsa, evlattır. değil mi iskender?
-...
+doktor?
-maalesef bebeği kurtaramadık..
+nasıl?
+nurten?
-...
+...
-...
+...
-başınız sağolsun...
en çok korktuğum sahneler. allah'ım ne olur. allah korusun hepimizi böyle anlardan. düşünsenize, adamın en sevinçli anı; bir anda kabusa dönüyor. en mutlu olduğun an dünya başına yıkılıyor..
+iskender, nurten bu kapıdan girdi..
-..
+oglimla birlikte çıkacak iskender.
-..
+iskender ben nurten'siz ne yaparım!!
of be arkadaş of be. of be!!!!!11 niye bunu yaptınız ki bize? neden? bitirseydiniz bari diziyi. şimdi şu an dizi bitse razıyım. çünkü en azından ismail abi'nin ölmediğini bileceğim. istanbul'da boğaza her baktığımda ismail abi'yi göreceğim. di'cem ki sahilde yürürken; ''acaba şu parıltı ismail abi miydi?''
ismail abi'm benim.. denize her baktığımda seni göreceğim..
"bir yıldızda yaşayan bir çiçeği seviyorsanız, geceleyin yıldızlara bakmak hoştur ve geceleri gökyüzüne bakarsın. her şeyin çok küçük olduğu gezegenimi gösteremem sana. belki böylesi daha iyi. yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin..."
işte sen o denizde yaşayansın. gökyüzündeki herhangi bir yıldız gibi. deniz üstünde herhangi bir köpük, yakamoz gibi.. ismail abi'msin benim. ne olur, senin acını da yaşatmasınlar bizlere. ne olur. lütfen. le petit prince gibi bir şey ismail abi. öyle. öyle bir karakter...
ne çok üzüldüm. ne çok ağladım.. kalbim dayanmıyor artık böyle şeylere. yapmayın etmeyin abiler. yapmayın, etmeyin.