üçüncü kılıç ın hikayesi

entry4 galeri
    1.
  1. Kurtuluş Savaşı döneminin mitolojik bir simgesi olan kılıcın hikayesidir.

    --spoiler--
    Sakarya Savaşı’nın kazanılmasıyla ülkede oluşan coşku ve sevinç tüm Türk – islam Dünyası’na da yayılmıştı. Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya ve Türk Ordusuna övgüler yağıyordu. Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım ( Gündüz ) Paşa, Türk Ulusunun girdiği mücadeleyi Ergenekon’a benzetmekte idi. Ergenekon’da dağlar arasında kalmış bir ulusu bir kurt rehberlik ederek aydınlığa çıkarmışsa; bu savaşlarda da Gazi Mustafa Kemal Paşa Türk Ulusuna önderlik ederek onları tutsaklıktan kurtarmıştır. Pek çok yazar ve ozan, Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı ulusunu aydınlığa çıkaran bir “Bozkurt” olarak görüyordu.

    Bu büyük zafer tüm yurtta büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Ülkenin her tarafında büyük şenlikler yapılıyor, bu büyük zafer coşkuyla kutlanıyordu. Anadolu’nun dört bir yanından meclise kutlama telgrafları ve mektupları geliyordu. Bu telgraf ve mektuplarda mücadeleye maddi olarak katkıda bulunmak isteyenler, keçisinden koyunundan birçoğunu bağışladığını yazıyorlardı.

    Bayram sevgisi ve coşkusu Anadolu ile sınırlı kalmadı ve Türk islam Dünyası da bu zaferi büyük bir sevinçle karşılamıştır; çünkü Gazi Mustafa Kemal Paşa, sancakları birer birer düşmüş olan Türk ve islam Dünyası’nın emperyalizm karşısında lideri olmuş ve bu başarı ortak kaderin yenilmesi yönünde önemli bir başarı olarak görülüyordu. Pakistan’ın ünlü ozanı Muhammed Ali ikbal gibi önemli islam ozanları, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve onun ordusu olan Türk Ordusu’nu emperyalizme karşı şahlanan bir kılıca benzetiyorlardı. Hint Müslümanları da Türklerin emperyalizme karşı mücadelesinde gönülden destek olmuştur ve Hindistan’ın her köşesinde şu haykırışlar duyulmuştur: “ islam tıpkı bir duvar gibidir. Herhangi bir tuğlasını yerinden oynatırsanız, bütün duvar çöker. Mustafa Kemal’i destekleyin!”

    Pakistan’dan, iran’dan, Afganistan’dan ve Türk topluluklarından kutlama yığınla kutlama yazıları alınıyor; Büyük Millet Meclisine ve Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya heyetler ve mektuplar gönderilerek, bu büyük zafer nedeniyle yaşanan sevinç ve coşku dile getiriliyordu. Kimi Hint Müslüman liderleri de Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya “Seyf’ül islam” (islam’ın Kılıcı) unvanını vermiştir.

    Aynı sevinç ve coşku, dost ve kardeş Buhara Cumhuriyeti tarafından da gösterilmiştir. Buhara 1917’de Bolşevik Devrimi üzerine 6 Ekim 1920’de kurulmuş bir cumhuriyettir. ilk devlet başkanları Osman (Kocaoğlu) Hoca, Başbakan Feyzullah Hocayev ve Milli Eğitim Bakanı Abdurrauf Fıtrat’tı. Bunların hemen hemen tümü bir dönem istanbul’da eğitim görmüşlerdir. Buhara Cumhuriyeti’nin bir Türk Devleti olması ve islamiyet’i benimsemesinden dolayı tam bir güven duygusu içerisinde iki halkın, birbirine destek verdiği görülmekteydi. Öyle ki Kurtuluş Savaşı esnasında henüz Kızıl Ordu tarafından işgal edilmemiş olan Buhara Cumhuriyet’inden Türkiye’ye savaşa destek vermek için gönüllü olarak gelenler olmuştu. Bölgede ağırlıklı olarak Türklerin yaşaması ve ortak kültür bağlarından dolayı dayanışma olasılığının yüksek olduğu düşünülmekteydi.

    --spoiler--

    Not: Kendi seminerimden alıntıdır.
    0 ...