gezi parkı olayları kapsamında başbakanla görüştükten sonra aşağıdaki talihsiz açıklamayı yapan/açıklama yapmaya çalışan oyuncudur.
not: radikal'deki 14 dakikalık videodan kendim yazdım. Noktalama işaretlemesi yaparken yaşadığım zorluğu tahmin edebilirsiniz. Konuşmasından pek bir şey anlamadım ama yazıya dökülmüş halide içler acısı...
"Arkadaşlar,
Hepinize iyi akşamlar, saatlerdir belki burada bekliyorsunuz. Az önce görüşmeler olmaktaydı. Sesim duyuluyor mu? Dublörümü çağırmadım; kusura bakmayın. Ben yaklaşık iki haftadır herkes gibi evinde oturanlar olsun, gezi parkında olanlar olsun, herkes gibi çok üzgünüm. Maalesef Türkiyemiz bunu hak etmiyor demekten başka bir şey söyleyemiyorum. Sanırım bize nazar değdi. Biz dinlemeyi sanırım az önce Hasan Beyi dinlerken yeniden idrak ettim; dinleyen bir toplum olmamız gerekiyor, aynı dili kullanmamız gerekiyor. Tabi ki kuşaklar arasındaki dil farklılıkları olmakta. Biz teknoloji çağında yaşıyoruz şu an. Ben geçmişimiz de bu kadar kamerayı hatırlamıyorum. Twitterımız var, ne güzel teknolojilerimiz var, imkanlarımız var. Bunun dolayısıyla bize bilgi aktarımı oldu; bilgiler geliyor. Ama bilgi kirliliği, dezenformasyonlarımız da var. Bizim iletişim eksikliğimiz var. iletişimimizdeki kopukluğu ancak birbirimize tahammülümüzle giderebileceğimizi düşünüyorum. Ben bu konudaki hassasiyetlerimi, düşündüklerimi sayın başbakanımla paylaşmak, ona anlatmak istedim. Aslında ben suskunluğumu koruyan, yaklaşık on gün süresince suskunluğumu korudum. Olanları izlemek istedim. Gözlemlemek istedim. Fevri çıkışlarda yapabilirdim elbette ki ama neler olduğunu görebilmek için bekledim. O günden bu güne çok güzel gelişmeler oldu. Sorularımın cevaplarını ancak bugün alabildim. O dönemde benim gezi parkına gittiğime dair bir haber yayınlandı. Bunu ben sizler gibi habersizce okudum gazeteden. Ben bunu yapmadım dolayısıyla oradaki arkadaşların benim taraf etmeye çalışması hiç hoşuma gitmedi. Bu bir mahalle baskısı gibi geldi. Medyanın yapmaya çalıştığı buydu. O baskıdan esiri olmak istemedim. Bu insanları zoraki taraf olmaya itmemeli bence ve şu andaki düştüğümüz durumda maalesef bütün dünya gözünde üzücü hepimiz için çok üzücü. Çünkü Türkiye bunu hak etmiyor. Beni yurt dışından bir çok dostum, arkadaşım aradı; bunlar yabancı olanlarda var içinde neler oluyor Türkiyede dedim. Buradan sizin vesilenizle onlara cevap vermiş olayım; Türkiye emin, Türk milleti emin ve emin olmaya devam edecek. Bize güveninizi asla azaltmayın. Biz demoktrak(burada dili dönmüyor)---demokratik söylemlerimizi, özgürlük söylemlerimizi sadece söylemlerimizde değil; keşke görselde de dünyaya verebilsek. Maalesef dünya böyle görmüyor arkadaşlar! Keşke öyle görünebilsek. Elbette ki bizim demokratik hakkımız, elbette ki güzel şeyler olsun istiyoruz; inşallah olur da. Bu yakınlaşmalar, uzlaşım, bulunan orta dil; bizim akademisyenlere, sosyologlara, bilim adamlarına, düşünce adamlarına ihtiyacımız var ki bugünü bize anlatabilsinler. Bugün ne olduğunu geceden gündüze değil de; bugünden yarına değil de; çok acil olarak değil de ama çabuk çabuk yapılması gerekiyor. Acil değil ama çabuk çabuk yapılması gerekiyor. Bizlere sunulması gerekiyor. Çünkü onlar bizim tabirle biz bu gece karanlığındaki kedi gözleri gibi onları izlememiz gerekiyor. Ancak o gözlerde ancak bizim ışığımızla görünebilen bir şey. O gördüklerimiz de fosforlu olan o kedi gözleri bize yol gösterici. Yani bizim bu sosyologlarımız, toplumsal araştırma yapan insanlar bize bu yolu gösterirlerse biz de; ışık yani o da benim algıladığım- benim düşüncem ışıkta bizim doğru anlayışımız olsa gerek. Yalnız sosyolog ve akademisyen büyüklerimizden, yol göstericilerimizden tek isteyebileceğim tarafsız olmaları. Çünkü bizim çok ihtiyacımız var, bu milletin çok ihtiyacı var. inanıyorum ki biz de doğru anlamaya, doğru dinlemeye başlayacağız ve hiç bir zaman bize gösterilen o doğru yoldan, aydınlanmış olan yoldan, o bütün tarafsız sosyologlarımızın bize göstermiş olduğu bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz. inşallah biz sağlam bir yere varacağız. O hedefimizi de onlar belirleyecekler; hep beraber belirleyeceğiz. Benim söyleyeceklerim; birbirimizi Allah için sevelim. Hiçbir şey bulamadıysak birbirimizi bütün için sevelim. Tahammül denilen şey bu; yani ona yüklediğimiz şey çok farklı. Yolda gelirken ben okudum sabır kelimesi çok güzel. Ama tahammülde bir yük taşıma durumu var. Bunu rızayla taşıyorsunuz. O rıza da üstüne sizin beğenmediğiniz, sevmediğiniz bir şeyi de yine kendi çıkarınız için taşımak; işte buna tahammül deniyor. inşallah hepimize Allah tahammül versin; tahammülümüzü artırsın. Bana göre bu ülkeye nazar değmiştir. Dua okuyalım. inşallah bu üzerimizden gitsin. Çünkü hiç kimse istemez bu ülkenin kötü duruma düşmesini. Çünkü bu gemide hepimiz varız! Batarsak hepimiz batarız. Güzel şeyler olmakta. inşallah bunlar da geçecek diye biliyorum inşallah.
Açıkçası ben hissettiklerim bu düşünceleri anlatmak istedim ben Topçu kışlasını detaylarıyla, son haliyle, oluşumlarıyla görmek ve dinlemek de istedim. Bana animasyonlarıyla beraber ve nasıl olacağı hakkında, olması düşünüldüğü hakkında (eğlence başlıyor y.n.) bunu tabi ki belediyenin yapabileceği sanırım belediye diye biliyorum ben yanlış bilmiyorsam yapabileceği bir kamuoyu yoklaması ya da oy kullanımı var herhalde yine (referandum kararı diyor haberci)- referandum olmuyor tam olarak kelime olarak Türkçesi referandum olmuyor herhalde. Onun çünkü o anayasa bağlı bir şey olarak düşünüyorum ama oy kullanılarak yapılan yine belediyenin yapacağı bir şey (buraya kadar haberci ablamızın referandum kelimesine dil bilimci ve hukukçu edasıyla cevap verdi) ve neticesinde ben çok sevdim. Açıkçası daha fazla yeşilin olduğunu gördüm orada. Şu anda da sayın valimizin de ki yani çok güzel diyalog içerisinde Gezideki arkadaşlar için ve bu tabi bizler için de çok önemli, çok güzel diyaloglar içinde söylediği gibi orayı illegal örgütlerden dışarıda tutabilirsek orası hepimizin. Hepimiz orada olmak isteriz. Başbakanıma da teklif ettim inşallah beraber bir gün gidelim dedim Gezi Parkına inşallah nasip olur gideriz çünkü orası (nasıl bir yanıt verdi haberci abla-) Tabi ki dedi neden olmasın yani oradaki arkadaşları da kendi Dolmabahçedeki mekanına çağırabileceğini söyledi. Bu benim de gezmek isteyebileceğim Ankaralısınız, Ankaradansınız ya da istanbula geldiğiniz zaman sizlerin de gezmek isteyebileceği, herkesin gezmek isteyebileceği bir mekan. Oranın eylemcilerden soyutlanması gerektiğini -illegal anlamda bahsediyorum- soyutlanması gerektiğini; yoksa samimi olan bütün (espri başlıyor)-ben genç demiyim ben kendimi yaşlı görmek istemiyorum o yüzden-(espri bitiyor) belki o yeni kuşağımızın diyelim, yeni dünya insanı bu kuşağı ile paylaşmak isterim bu güzellikleri.
Gezi parkında olan; şimdi ben Gezi parkına neden gitmem? Şundan gitmem: Bir yerde ben Atatürkün askeriyim, diğer yerde bir örgütün askeriyim diyen ile aynı yeri paylaşmak Atatürke bile hakarettir. Aslında o yüzden orada bana kültür yozlaşması yapılmakta. Bi taraftan da değerlerimizin içi boşaltılmaya çalışılıyor diye düşünüyorum. Orada -yani benim bu bilgileri nereden aldığımızı soracaksınız- benim kardeşim bir sosyolojik araştırma anlamında ve bu camianın içerisinde oyuncu, yönetmen ve senarist dünyasının içinde olduğu için orada her gün bulunmakta; her gün orada bunu bir sosyolojik araştırma olarak bile gözlemliyor. Bunu yapmak da zorunda aslında o insanlar bizden farklı değil, biz onlardan farklı değiliz. Yani bir ayrıştırma olmamalı, bir ikilem yaratılmamalı, bir taraf yaratılmamalı kimse için. Orada bulunuyor oradan bana aktardıkları, benim yorumladıklarım böyleydi. Oradaki herhangi örgüt bayrağının altında benim bulunmam istemeyeceğim bir şey. Ama orada safiyane niyetle, samimi dostların, kardeşlerimin, arkadaşlarımın bulunmasını ve onların yanında benim bulunmamı ben de isterim. Olmasın bu illegal örgütlerin bayrakları! Her taraf olsun Türk bayrakları inanın ben oradayım. Başka bir şey istemiyorum. Atatürkümüzün resmi.
Arkadaşlar ben yoldan geldim yola gideceğim. Sizler de gözlerinizden belli; yorulmuşsunuz. Allah hepimize yardımcı olsun bugünleri geçelim, unutalım. Unutmayalım, pardon unutmayalım. Bunlar bizim için değer. Yarınlara taşıyalım ama güzel taşıyalım. Allah hepimize yardım etsin öncelikle de bana diyeyim. Kendime bir torpil yapayım. Yakşamlar."