yer yer gün yüzüne çıkan, ayan beyan ortalığa dökülen mantık hatalarıdır.
misal; eylemlerin şiddet içerdiğini söyleyerek eylemlerin sonlandırılması gerektiğini söyleyenler var. kendilerine hak da vermiyor değilim aslında bu konuda. ama gel gelelim, aynı adamlar polisin şiddetinden, uyguladığı orantısız güçten bahsedilince 180 derece dönüyor, fıtratı değişiyor. elinde çantasından başka bir şey olmayan, tek başına onlarca polisin önünde duran kadına biber gazı sıkan polise hiç bir şey diyemiyorlar. hadi onu da geçtim, "bu eylemcileri sallandıracaksın taksimde, üstlerine biber gazı değil sülfürik asit sıkacaksın" vs gibi aklı başında hiç bir insanın kabul edemeyeceği, hele bir müslümanın asla izin vermeyeceği türden saçma salak önerilerde bulundukları vakit beyin dumuruna uğruyorum. mallığın da bir sınırı olmalı değil mi ama?
ikincisi; pkklılarla, bdplilerle kol kolasınız diye eleştirenler. insanlar başbakanın gittikçe sertleşen, gittikçe eleştiriye tahammülsüzleşen, firavunlaşan tutumuna tepki gösteriyorlar. içlerinde her gruptan insanlar var tabi ki de. bdpli bir vatandaş da hükümeti eleştirebilir, tkpli de, mhpli de, hatta akpli bir vatandaş da hükümeti eleştirebilir. eleştirmelidir de. aynı tepkiyi göstermeleri, aynı şeyi düşündükleri anlamına gelmez. hatta birbirleriyle düşman olmamaları anlamına bile gelmez. ulan sığır, ikinci dünya savaşına abd ile sovyetler aynı safta girdiler. durum böyle oldu diye sen amerikalıları komünist olmakla suçlayabilir misin?
ayrıca ne hikmettir ki, adamlar daha düne kadar çözüm sürecinde kendi partilerinin bdpyi bırakın, pkk ile birlikte hareket etmesini bile sindirebilmişlerdi. insan bir şeye aynı anda hem ak, hem de kara diyebilir mi lan? diyebiliyor işte.
üçüncüsü; dış basının akpye yönelik eleştirilerini "bak görüyor musun, ülkenin ayağı azıcık tökezleyince nasıl da üstümüze geliyorlar? bizim gerizekalılar da dış basın başbakanı eleştiriyor diye seviniyor." diye yorumlayanlar. bunlarınki daha da komik. oğlum şaka mısınız lan siz? daha düne kadar başbakan time a kapak olurken niye söylemiyordun bunları ya uşak? http://populermevzular.fi...1/erdogan_time_kapagi.jpg hatırladın mı bu resmi balık hafızalı herif seni? o zaman sizler çıkıp da "bu da birilerine kapak olsun" demediniz mi lan? al bak ne demişsin o zaman: http://www.uludagsozluk.c...time-a-kapak-olmas%C4%B1/
ha ama haklarını yememek lazım. bu konuda karşı tarafın da bir kısmı az yavşak değil hani. o zaman "time ın övdüğü adamdan hayır mı gelir" diyenler bugün cnn muhabirini öve öve bitiremiyorlar. zihniyetinizi seveyim sizin. cnn lan, cnn! kime ve neye hizmet ettiklerini hala anlayamadın mı sen o adamların? burada sıkıntı, dış medya yerli medya olayı değil. yerli medya cnni de foxu da aratmaz zaten. ama şunu göremeyen adam andavallının önde gidenidir: yabancı sermayenin desteğiyle büyük güç kazanan başbakan, bugün ekmeğini yediği adamlara savaş ilan etti. onlar da buna bu şekilde karşılık veriyorlar şimdi. bu demek değildir ki gezi parkı eylemleri komple dış mihrakların (hay sizin dış mihraklarınıza sokayım) oyunudur. elbette değil. ama onların provokasyonunun, müdahalesinin, yönlendirmesinin olmadığını/olmayacağını düşünmek ahmaklıktır. kurulan her yeni düzende abd önderliğindeki batı medeniyetinin o veya bu şekilde parmağı vardır mutlaka. türkiye gibi kilit bir ülkede gelişen olayları tarafsız! ve bağımsız! bir şekilde izleyeceklerini mi zannediyorsunuz siz?
bu konuda başka bir saçmalık da şu: şu meşhur bir video var hani uzakdoğuluların yaptığı animasyon. adamlar diyor ki "elin uzakdoğulusuna ne oluyor da bilip bilmeden bizim ülkemizde olanlara karışıyorlar?" peki sormak istiyorum, bu gönlü temiz, aklı boş kardeşlerime. bu olaylar meydana geldiği sırada bizim medyamız ne yapıyordu? hadi sana kıyak geçiyorum klasik değil, çoktan seçmeli yapıcam. al amk.
a) taksim meydanından canlı yayınlar yaparak insanları bilgilendiriyorlardı. magazin programlarının, saçma sapan dizilerin yayınlanmasına ara verilip haberler yaptılar, alanında uzman kişileri konuşturdular, kaliteli ve seviyeli tartışma programları düzenlediler.
b) penguenleri izlettiler, olaylar büyüyüp de bir taraflarında patlayınca bu sefer de tarafsızlığı tartışmalı yayınlar yaptılar.
şimdi böyle bir medya karşısında, taylandlı birileri çarşıya, penguenlere, alkol düzenlemesine vs atıflarda bulunarak bir animasyon yapıyorsa ben bu adamları alkışlarım. niyetleri beni ilgilendirmez. sana ayna tutan adama "sen beni çirkin gösteriyorsun, art niyetlisin sen" diye saldırır mısın?
değinmek istediğim son mesele de, demokrasi ile ilgili yapılan akıl almaz yorumlar. dönderip dolaştırıp meseleyi seçimlere getiren, "tepkinizi sandıkta gösterin, bu adam yüzde ellinin oyuyla iktidarda duruyor" deyip duran adamlara tavsiyem açsınlar biraz baksınlar. ilkokul seviyesinde politika kitapları varsa onlara baksınlar, anlamaları da daha kolay olur belki. demokrasi sandıktan ibaret değildir. özgür medyanın olmadığı; sivil toplum örgütlerinin kısıtlandığı, sindirildiği; iktidarın eleştirilemediği; oto sansürün uygulandığı bir ülkede demokrasiden bah-se-di-le-mez. bu kadar basit. buna demokrasi dersen, adolf hitler de mussolini de gayet demokratik liderler oluverir çünkü. saddam hüseyin en büyük demokrat! lider oluverir bir anda. gece gece yormayın beni şunu okuyun mesela: http://blog.milliyet.com....iktir/Blog/?BlogNo=418344 sen bu yazıya güvenmiyorsan kendin de araştırabilirsin. hatta hazır elini atmışken kenan evrenin yüzde kaç oy oranı aldığına falan da bak istersen. tayyip erdoğan zorla kendini seçtirdi demiyorum bak. demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını, 5 senede bir tekrarlanan bir çeşit bayram olmadığını anlatıyorum sadece. demokrasi, birileri çıkıp da "siz ne derseniz deyin; benim dediğim olacak" demesin, diyemesin diye var. birisi çıkıp da bunu söylüyorsa o ülkede demokrasinin kimseye faydası dokunmaz, çünkü o ülkede demokrasi lafta kalan bir demokrasidir.