feridüddin attarın tasavvufu anlatmak için kuşları dillendirmesidir. kuşların diliyle, alegorik bir mesnevidir.
mesnevide kuşlar, hakikat yolundaki insanları simgeler.
bu kuşcağızlar kendilerine bir padişah seçmek isterler, sorup soruştururlar ve aradıkları padişahın kafdağı denilen uzak, çok uzak bi diyarda bulunduğunu öğrenirler. padişahın adı da simurgdur. kuşlar hep birlikte hüdhüd kuşu önderliğinde simurg'a kavuşup, önünde diz çökmek, ona kavuşmak için yola çıkar. önlerinde çok engeller, dik vadiler ve aşılması güç dağlar vardır. daha yolu yarılamadan kuşların çoğu ölür. halbuki simurg'a giden yolda daha yedi engel vardır önlerinde. aşmasına aşarlar bu engelleri ve varırlar kaf dağına . varırlar lakin vardıklarında milyonlarca kuştan geriye sadece 'otuz' kuş kalır ve bir de bakarlar ki simurg aslında kendileridir.(simurg farsçada otuz demektir.)