--spoiler--
yunus emre tapduk emre nin dergahında otuz sene hizmet edip ayrıldıktan sonra bir mağarada yedi ere rastlar onlarla arkadaş olur.
her gece bu yedi erden biri dua eder ve duasının sonucunda bir sofra yemek gelir, nöbet yunus a gelince o da dua eder: "yarabbim benim yüzümü kara çıkarma, onlar kimin hürmetine dua ediyorsa onun hürmetine duamı kabul et, beni utandırma." der ve o gece ne hikmetse iki sofra yemek gelir.
erler yunus a "kimin hürmetine, ne diye dua ettin de iki sofra yemek geldi ?" diye sorar. yunus önce siz söyleyin der, onlar da "tapduk emre nin dergahında ona otuz sene hizmet eden erin hürmetine dua ettik" deyince yunus hemen dergaha geri dönüp ana bacı ya sığınır; "aman beni bağışlat" diye yalvarır.
ana bacı der ki: tapduk sabah abdest almak için çıkar, o zaman kapı eşiğine yat. üstüne basınca "bu kim ?" diye sorar ben yunus derim. "hangi yunus ?" derse bil ki gönlünden çıkmışsın. "bizim yunus mu ?" derse o zaman ayaklarına kapan kendini bağışlat.
tapduk emre nin gözleri görmezdi. ana bacı nın dediği gibi yunus kapı eşiğine yattı, tapduk emre nin ayağı ona değdi. "bu kim" diye sordu; ana bacı "yunus" deyince tapduk emre bizim yunus mu ? dedi. yunus da ana bacı nın dediği gibi ayaklarına kapanıp suçunu bağışlattı.
--spoiler--