Keşke bu kadar kötü olmasaydı, o zaman her şey farklı olabilirdi.
mahallenin kötü çocuğu olarak bilinse de altın gibi bir kalbi geçmişte işlediği günahlardan pişmanlık duyacak kadar da hassas, düşünceli ve üzgün olan bir adam.
onu tanımaya başladığınız zaman ister istemez ona karşı bir sempatiniz oluyor oysa ki adamın yapmadığı pislik kalmamış; ama öyle bir yakınlık duyuyorsunuz ki ona sanki yıllardır bu adamı aramışsınız da sonunda bulmuşsunuz.
ee yuh o kadar da değil dediğinizi duyar gibiyim..
ne kadar da havalı, umursamaz bir duruşu vardı, fakat sonra adam pisliğin teki çıktı rıza baba ya da hep pisliğin tekiydi dediğinizi biliyorum; fakat bu adam bir pislik değildi; tamam birçok suçtan yargılanıyordu, sürekli birilerini öldürüyordu; fakat hiçbir şey göründüğü gibi değildir. t- bag kendini değiştirmek için çabaladı, abullabut halinden kurtulmak için mücadele verdi, bunu yaparken de evet birilerinin canını yakmak zorunda kaldı, bu adam kendi soyunun cezasını çekmek zorunda olan bir mahkumdu. bu adam ailesinin hatalarını ödemekle hayatını geçirdi, sürekli hata üstüne hata yaptı; fakat bu durumu düzeltebilir miydi? belki, ama içinde bulunduğu şartlar onu daha da kötüye itti.
bir de bu açıdan değerlendirin bu adamı, bir de bu pencereden bakın. tamam yaptığı tüm hataları, kötülükleri yok saymıyorum; fakat adam değişik işte, sevdiriyor işte, şeytan tüyü var resmen.
onu ilk gördüğünüz zamanı hatırlayın, micheal scofield'a verdiği cevabı hatırlayın ve ardından gelen cümlesini hatırlayın, bu nasıl bir giriştir, bu nasıl bir kendine güvendir, bu nasıl bir edepsizliktir. aynı zamanda, yanında gezdirdiğin çocuk nedir yav!
ms. sorar gerçek adı nedir var mı diye?
ve bizimkisi cevap verir, there is my real name, ardından ms. kalkacak gibi olur; fakat bizimkisi durur mu yapıştırır sözünü: ''no, noo,nooo, pleaseee, sitt.'' bu adamın ses tonunda ayrı bir asalet var. sonra çok sevdiğim ama t-bag'e yaptıklarından dolayı kızgınlık duyduğum m.scofield, adamı kızdırır, adam bildiğin iyi niyetiyle bu cebi tut demiştir *;
fakat m.s yapmıştır yapacağını zaten senin bir kız arkadaşın var galiba demiştir. yakışmadı sana ms. sen kimsin ki t-bag'e böyle şeyler söylüyorsun, adam bir kere kendisiyle mücadele veren bu da yetmezmiş gibi çevresiyle papaz olan bir kişi. hayata karşı tek başına lağn! biraz empati, gözünüzü seveyim biraz empati!
hatırlayın burada tek iyi m.scofield mıydı? bir düşünün, lütfen bir düşünün. t-bag'in yanına gidip artık size katılmak istiyorum diyen kimdi? cevabı söylüyorum: michael scofield. vicdansız micheal scofield. adama yalan söylemiştir, sizdenim demiştir; fakat kandırmış, satmış, yüzüstü bırakmış, kendi çıkarları için bir insanı yine ve yeniden kötü yola itmiştir. *. bazen diyorum ki iyi ki de kesmişler ayak parmağını scofielddddd! burada t-bag bağırışını düşünün. onun bir scofield diye bağırışı var, o kadar içten ki, kimi zaman ağlıyorum cidden...
t-bag'in ileriki bölümlerdeki halleri aklıma geldi şimdi bak yine duygulandım, bu nasıl bir adamdır bea! hatırlıyor musunuz Susie'yi ve çocuklarını alıp eski evine götürmüştü, orada aile olacağız demişti. ama vicdansız karı n'aptı, n'aptı. inanmadı ya, o da bıraktı, n'apsın la bu adam o zaman n'apsın! bak yine sinirlendim.
