götü kalkan komünistlerin birleşerek oluşturacağı hükumetmiş. Maddelere çok iyi bakın ve bu yazıyı mutlaka ve mutlaka okuyun! Herkes kendine çeki düzen vermek zorunda. ve başından beri belli bir şekilde manipüle edilen bu eylemin amacının dışına çıktığını anlamalı.
--spoiler--
ACiL GÖREV: GEÇiCi DEVRiM HÜKÜMETi SORUNUNU ÇÖZMEK
Halk devrimi yayılıyor ve derinleşiyor. Devrimci ayaklanmanın söneceği beklentisi içinde olanlar hareketin gerçek içeriğini hiç anlamamışlardır. Olan biten şey Türkiyede artık görmeye alıştığımız devrimci kitle eylemlerinden bir değil, devrimci bir halk ayaklanmasıdır; bir devrimdir. Bu bir halk devrimidir, halkın kendi özlem ve talepleriyle katıldığı bir devrimdir.
Olayların gelişimine mümkün olduğunca kısa bir göz atalım: Biliniyor, olaylar basit bir nedenden başladı. Polisin vahşi saldırısı önce Taksimi ayağa kaldırdı. Hareketin içeriğini anlamayan hükümet polis terörünü devam ettirdi. Kitleler direndi ve belki de yüz metre karelik alanda başlayan yangın bütün şehre yayılmaya başladı. Hükümet, halk hareketine dönüşmeye başlayan yangını yine polis terörüyle söndürebileceğini sandı ama kitlelerden hiç ummadığı bir direnişle karşılaşınca yangını söndüremedi ve yangın Türkiyeye yayılmaya başladı.
Başlangıçta Türkiye çapına yayılan hareket Taksim ile dayanışma amaçlıydı. Ama Taksimdeki kitle hareketi istanbula yayılmaya ve önce bir isyana, arkasından bir ayaklanmaya dönüşmeye başladı. Hareket, hükümetin, Başbakanın istifasını isteyen bir halk ayaklanmasına yükseldi. iktidar inisiyatifi kaybetti. Halk, özlem ve taleplerini, faşist devlet teröründen kurtulma ve özgürlük istemini öne sürmeye başlamıştı.
Kitlelerin ayaklanması, sermayeye, sermaye egemenliğine, faşizme karşı ayaklanmaya dönüştü. Faşizmin kristalleşmiş halini Başbakanda görüyorlar ve bu yüzden hedef tahtasına onu koydular. Hareket, ayaklanmanın 7. gününde bir halk devrimi düzeyine yükseldi. Şimdi o aşmadayız.
Ne var ki, sermayeye ve faşizme karşı ayaklanma düzeyine erişen bu hareket halen dağınık bulunuyor, hedefler sistemli hale getirilmiş, amaç çok net biçimde belirlenmiş değil. Devrimci güçlerin acilen çözmesi gereken görev budur.
Geçici Devrim Hükümeti, yığınların ayaklanmasını tek bir otorite altında toplamak, bir anlamda kendiliğinden yayılan ve şu an süren ayaklanmanın politik birliğini; devrimin meyvelerini emekçi sınıfların değil, ama başka burjuva güçlerin toplamasının önüne geçmek için bir zorunluluktur. Ancak Geçici Devrim Hükümeti ayaklanma halindeki emekçi sınıflara önderlik edebilir, kendi otoritesini kabul ettirebilir, onların içinde kökleşip derinleşebilir.
Ayaklanma halindeki emekçi kitleler, faşizme karşı savaşan güçler, özgürlük arayışındaki toplumsal kesimler, kısacası, kendi özlem ve talepleriyle harekete katılmış tüm ayaklanmacı güçler açık, net, kısa ve çok belirgin çizgilere sahip bir Geçici Devrim Hükümetine ihtiyaç duyuyorlar.
Bu Hükümet,
a) Burjuva hükümetin derhal istifasını, bütün iktidarın halka devredilmesini,
b) Polis teşkilatının ve ordunun dağıtılmasını, bunun yerine milis güçlerinin geçirilmesini, *
c) Bankalara, tekellere, büyük dış ticarete, emekçi sınıflar yararına el konulmasını,
d) Halk Temsilcileri Konseyinin toplanmasını,
e) Tutsakların derhal özgürleştirilmesini,
f) Ezilen ulus ve ulusal toplulukların kendi kaderlerini tayin hakkının tanınmasını acil görev olarak ilan etmelidir.
Leninist Parti, bütün devrimci güçleri bu konuyu ele almaya, konu üzerinde düşünmeye ve öneriler geliştirmeye çağırıyor.
Dünya tarihini değiştirecek gelişmelerin ön günündeyiz. Dünya Ortadoğuya, Ortadoğu Türkiyeye, Türkiye ise ayaklanmanın gidişatına bakıyor. Zaferimiz sadece Türkiye ve Kürdistan emekçi sınıflarının kurtuluşu açısından değil ama muhtemel bir Ortadoğu savaşının hatta belki de dünya savaşının önlenmesi açısından da belirleyici öneme sahiptir.
Zaferimiz ve tarihe karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiz bu görevi başarmamıza bağlıdır.
yazarın notu: komünist gruplar şunu iyi bilsin... daha önce "nah" aldınız... yine "nah" alacaksınız! haberiniz ola...
ülkücü hareket neden sokağa dökülmedi diyenlere de kapak olsun! eğer bizler sokağa inseydik ve bu eylemin içerisine dahil olan marksist-leninist-maoist gruplarla çatışmaya başlasaydık siz onları masum eylemciler sanıp bize saldıracaktınız!
Bir türkçü-turancı-ülkücü olarak eyleme katılan herkesi uyarıyorum!