ben içinde demokrasi karşıtlığı ve zorbalık olan hiçbir şeyi desteklemem. o yüzden bana akpli denmesine sinirleniyorum. akp despot bir yönetim gösteriyor çünkü. ülkenin genelini ilgilendiren çok önemli kararlar 1 günde alınıp yürürlüğe konuluyor. başbakanın ''yürütme gücümüzü kullanmayalım mı'' lafını destekleiyorum, elbette kullanacaksın, elbette sen tek başına iktidar olduysan her şeyi tartışmaya açmayacaksın ve kendi inandığın değerler doğrultusunda uygulamaya koyacaksın. mesela abd' de de sağlık reformuna çok tepki gösterildi ama obama zaten seçilmeden bunu vaat etmişti ve seçildikten sonra da tepkileri dinlemeyip yaptı. yalnız, sen bunları yaparken medyayı susturursan, hangi gazetecinin hangi gazeteden ne zaman kovulacağına karışırsan, düşünce özgürlüğünü suç sayarsan ve tüm bunlara karşılık oluşan tepkiyi kolluk gücüyle ortadan kaldırmaya kalkarsan bunun adı demokrasi değil diktatörlük olur. tek başına iktidara gelip bu gücü kullanmak farklıdır, diktatör olmak farklı. akp diktatör gibi davranıyor. dolayısıyla benim bu oluşumu desteklemem mümkün değil.
eylemlere gelirsek; daha önce de belirttim ilk başta son derece güzel ve anayasaya uygundu yapılanlar. sonra polisin salakça çadır müdahalesiyle halk da destek verdi oradaki eylemcilere ve olaylar büyüdü. şu an duruma bakınca iki taraf da yanlış yapıyor. yukarı da zaten akp' nin despot bir yönetim anlayışına sahip olduğunu belirttim ama sen onlar böyle yapıyorsa biz de böyle yaparız dersen, trafiği kapatmayı, akp binasını taşlamayı, hükümeti düşürmek ya da istifaya zorlamak için kaos ortamı yaratmayı haklı görürsen en başta kendinle çelişirsin. nasıl mı çelişirsin? yıllarca pkk' ya kan kustun. ama o adamlar da istedikleri bir şeyi yapamayınca bu kez hukuk dışı yollarla bunu yapmaya kalktılar. şimdi diyeceksin ki ben adam mı öldürüyorum? haklısın ama neyin meşru olup neyin olmadığının kriterini neden sen belirliyorsun? trafik kapatmak anayasaya uygun, meşru; ama adam öldürmek değil. neden? çünkü sen öyle yapıyorsun. akp' yi günahım kadar sevmem arkadaşım ama bu kaos ortamını da desteklemem. çünkü birgün (kaw djer partisi de mesela adına) iktidara geldiğimde benim yaptığım bir idari işlemi beğenmeyip protesto eden halkın bu eyleminin bir süre sonra beni istifaya zorlayacak ve üstelik bunu demokratik yoldan yapmayacak bir eyleme dönüşmesini istemem. istifa istemek en doğal hakkın, yürüyüş, protesto, bildiri en doğal hakkın ama bunu her yerde yapamazsın öyle kafana göre. bak bunu tartışırız, anayasanın bu kısıtlayıcı maddelerinin yanlış olduğunu tartışırız ama şu an yürürlükteki anayasa buysa buna uymakla yükümlüsün. ben seni de anlıyorum; bana dünya tarihindeki isyanları göstereceksin belki. krallıkların yıkılmasını filan anlatacaksın, bu durum onlardan farklı değil diyeceksin. ama sıkıntı şu dostum. biz demokrasiyle yönetiliyoruz ve denenen tartışılan onca yönetim şekli içinde yöneticilerin eşit oy hakkı ile halk tarafından seçilmesi sanırım en iyisi. sen zannediyorsun ki güç hep benim elimde olacak, benim dediğim doğru. peki düşün; sen iktidardasın ve birileri çıktı şeriat istiyoruz diye eyleme başladı, sayıları çok arttı, güçleri yetti ve şeriat geldi. o zaman nasıl savunacaksın kendini o eylemcilere karşı? sen şimdi muhtemelen ben doğru şeyler için savaşıyorum diyorsun. inan bana o şeriatçı da aynı şeyi söyleyecek o zaman. onun doğrusu da o. bu ülkede türbanlı kızlar da eylem yaptı, polis o dönem onlara zor kullanıyordu hatırla. zorla üniversiteye girmeye çalışıyorlardı, senin zorla bir caddeyi trafiğe kapatmandan farkı yoktu bunun. o ne kadar yanlışsa bu da o kadar yanlış. peki çözüm ne? çözüm kardeşim, en doğruyu kendinin bildiğini sanıp bu doğru uğruna anayasayı ihlal etmek değil, çözüm eğitim. okuyacaksın, okutacaksın, insanların birey olmasını sağlayacaksın, bir zümreye bağlı olmadan kendi fikirlerinin oluşmasını sağlayacaksın. tayyip gibi demokrasiden birhaber, insanlara saygı duymaktan bihaber insanlar yerine insanlara saygı duyan, onlrın endişelerini anlayan bireyler yetişmesini sağlayacaksın. yazarken bana da ütopya gibi geldi farkıdayım. bence demokrasi ne kadar iyi bir şey ya da iyi bir şey mi onu tartışalım. halkın kendini yönetmesi için seçtiği kişiler, bir halkı yönetebilecek yeteneklere sahip olmayabilirler çünkü.
benim tek derdim şu aslında; ya ben her şeye rağmen bu kadar empati yaparken, karşı tarafa bu kadar saygı duyarken o nasıl oluyor da zerre empati yapamıyor? bu sorunun cevabını hala arıyorum.