işte meselenin geldiği nokta bu... kimse çıkıp bana, yaaaa bu özgürlük savaşı demesin. aha bu zihniyetin özgürlükten anladığı bu çünkü.
özgürlük mü dedin? senin bireysel eylemin olan tencere tava sesini ben gece 10 da dınlemek zorunda değilim. sen nasıl davul sesinden rahatsız oluyorum yeeaaa dıye bağrıyosan ben de senın o iğrenç tiz sesinle orduyu göreve davet ettiğin (balkondan ama. balkondan bağırarak) sesinden iğreniyorum. ama çıkıp senin gibi demokratik hakkımı kullanarak senin ağzını burnunu kırma bireysel eylem isteğimi gerçekleştirmiyorum.
özgürlük mü? fazıl say'ın din'e peygambere olan tavrı ve arkasında duran binlerce yazar vardı..
hani, demokratlıklık hakkını, eleştiri, hakaret özgürlüğünü kullandı ne var diye diye..
özgürlük mü? ayyaş lafıyla milyonların aklına gelen ilk isim... sokağa dökülen onbinler. hani nerde eleştirme hakaret edebilme özgürlüğü???
çünkü kapasite bu. özgürlüğünüz bile sizin özgürlüğünüze çanak tutunca özgürlük. istediğim gibi içeyim sıçayım, o kukudan bu kokuya şeyimi sokayım, kazara bebek olsun kürtajla aldırayım, ama sakın camiye gitmek isteyenlerin hakkını gözetmiyim. onları aşağlıyayım. küfür edeyim. çünkü özgürlükten anladığım bu. çünkü kapasitem bu.
dilerim Allah'tan o caminin minaresi kızlı erkekli farketmez götünüze girer.
