Öyle çok düşündüm ki seni
ve öyle çok yazdım ki senin hakkında
bilemeden daha tam olarak kim olduğunu.
Seni yanıma alamadan
öyle çok odada yattım ki
ve o denli çok taşındım ki
evden eve, köyden köye, sensiz.
Bulayım diye seni, o denli çok yanlış kente gittim ki.
Sana ulaşan yolda o denli çok şey tükettim
ve bir o kadar da kaybettim ki
ve o kadar çok olanağı geri teptim
o kadar hayatı, senin yakınlığını, burayı ve şimdiyi,
bu yüzden kaybettiğimi hissediyorum her şeyi
ve en sonunda, yüzünde dolaşan
ya da gözlerini alazlandıran
ve gölgeleri daha bir derin ve serin gösteren
şu ilkbahar ışığından
başka bir şey olamayacağını düşünüyorum şimdi