sebebi sadece chp, dsp gibi sadece adı sol olan partilerin halka inememesi, elitleşmesi, ''rejim elden gidiyor'' paranoyaklığı yapması değildir.
unutulmamalıdır ki bu ülkede sol düşünce her zaman ezilmeye, yok edilmeye çalışılmıştır. sol görüşlü gösterilere, mitinglere, özgürlük, eşitlik diye bağıranlara -bir avuç insandan bahsediyorum aslında öyle miting falan değil- polis jopuyla karşılık verilirken türban takma özgürlüğü için bağıranların sırtları sıvazlanmıştır. sözde, türk'e hakaret etti diye pırıl pırıl aydınları vuran ama türkçe'nin t'sinden anlamayan sübyanlarla hatıra fotografları çektirilmiştir. sosyalistler her zaman taşak konusu edilmiş ve son moda olarak da sosyalizm ve sosyalist düşünceli insanlar bölücülükle, teröristlikle itham edilmiştir.
bunun yanında medya kuruluşları bıkmadan usanmadan sağ'ın şakşakçılığını yapmıştır. bir ülkede bir görüş sürekli kollanırken karşıt görüş fırsat bulundukça her açıdan köstekleniyorsa o karşıt görüşün seçimlerde başarılı olmasını da beklemeyin. şimdi diyeceksiniz ki ''recep tayyip erdoğan'ın hapis atmış olması, mağdur olması kendisini halk tarafında yüceltti de solcuların mağduriyeti neden bir işe yaramadı?'' işe yaramadı çünkü sol'un -burada sol derken chp kastedilmemektedir- kendi mağduriyetini halk üzerinde lehine çevirecek ne medya desteği ne de ekonomik desteği vardır. ortalık yeşil sermaye diye bağıranlardan geçilmemekteyken kimse bir kızıl sermayeden bahsedemez. bir de halkın zihnindeki ''solcuysa dinsizdir'' efsanesi de bu basiretsizliğin tuzu, biberidir. çünkü unutulmamalıdır ki din bu ülkede hala halk üzerindeki en önemli belirleyicilerden biridir.
sol'un hezimetini bir tek adama* bağlamadan önce bunları da düşünmek lazım.