dürüst olayım. olayların akışına göre değişiyor tavrım.
kimseye zarar vermeden yapılan eylemler anayasal bir haktır. benim gördüğüm kadarıyla bu insanlar kimseye zarar vermeden bir eylem yaptılar. trafiği filan kapatsalar polisin müdahelesini yine anlarım. çünkü sen, eylem yapmayanların işlerini engellemiş oluyorsun o zaman. devlet düzeni korumak zorunda. çünkü o devlet sadece eylem yapanlar için değil eylem yapmayanlar için de var. senin eylemin, bu eyleme katılamayana zarar vermemeli. bizim ülkemizde bu bir türlü anlaşılamıyor işte. herkes eylem anayasal hakkımızdır diyor. doğru ama o anayasal hak başkasının hakkını gasp etmediğin sürece geçerli, ama eylemciler o zaman eylemimiz ses getirmiyor diyerek ama yanlış sloganlarla, ama trafiği kapayarak başkalarının özgürlüğüne, haklarına müdahale edince polis müdahalesi kaçınılmaz oluyor.
güncel olaya dönersek; bu eylemin vatandaşa yönelik değildi. vatandaş zarar görmüyordu. devlete yönelikti. devletin yapmak istediği iş engelleniyordu. dolayısıyla bu kadar sert bir polis müdahalesine gerek yoktu. ne var ki biz bunları dağıtırız deyip güç gösterisi yapmaya, eylemcileri kolluk gücüyle korkutmaya kalktı devlet. sonucunu da kestiremedi ve olaylar büyüdü.
ağaçların kesilmesine karşı çıkılmasını haklı bulmuyorum ama eylemi son derece haklı buluyorum. bence kesilmesinde sorun yok ama sorun var diyenlere saygı duyuyorum yani. bir bireye zarar vermedikleri sürece de eylem haklarını (eylemi değil eylem ahkkını) destekliyorum. eylem devlete karşı olur çünkü. her neyse sonuçta ilk başta destek vermediğim ama saygı duyduğum eyleme şu an destek veriyorum çünkü olay ağaç olayını geçti. devletin halkı sindirme işine dönüştü. birgün o eylemlere benim de ihtiyacım olabilir, devlet bana ters gelen bir şeyi benim fikrimi dikkate almadan bana dayatabilir. o yüzden bu eyleme destek verilmeli, halkı insan yerine koyması gerektiğini iktidara anlatılmalıdır.
polisin tavrına gelince, onu daha önde yazdım zaten:
