türk polisi ne açık mektup

entry16 galeri
    ?.
  1. bir kere deneyin hatırlamayı, sizler de insansınız.

    hatırlayın anne-babanızın "oğlu" olduğunuz, eşinizin "kocası" ve çocuklarınızın biricik "babası" olduğunuzu ve düşünün... ileride çocuğunuzun ağaçlar için sokaklara çıktığını düşünün, geleceğinin satılmasına karşı çıktığını düşünün ve karşınızdakilere de kendi çocuğunuza ne yapılmasını istiyorsanız onun yapın. sadece bir an düşünün "neden" diye...

    eminim ki doğru sonuçlara varacaksınız. cenazenizde "şehitler ölmez" diye bağıranların hükümetler, siyasetçiler olmadığını ve o biber gazını vücudunun herhangi bir yerine nişanladığınız "halk" olduğunu hatırlatın en azından kendinize. arkanızdan hiçbir siyasetçinin "isminizi hatırlayıp da" dua etmeyeceğini hatırlayın bi. mezarlığınızdan yolu düşüp de geçmeyeceğini hatırlayın o hükümetlerin, siyasetçilerin.

    hem siz "polis" olduğunuz kadar "ahmet" değil misiniz? ya da "mehmet, ali, veli, hasan, hüseyin,..." siz değil misiniz?

    bir düşünün arkadaş "ne için" emir aldığınızı. "maaşınız" için mi, yoksa "terfiniz" için mi? peki ama "vicdanınız" için yapacak hiç mi bir şeyiniz yok?

    sabah size börek ikram ederken meslektaşlarınızın tazyikli su sıktığı, biber gazı kapsülünü kafasına attığı genci bir düşünün. size hiç bir siyasetçi börek ikram etti mi? hatta belki de cebindeki son parayla aldığı böreğini sizinle hangi hükümet paylaşır?

    hepsini boşverin ve kaldırıp kafanızı bir bakın savaştığınız topluluğun yüzündeki kararlılığa...

    karşınızdakilerin özgürlüğe duyduğu açlığa bir bakın.

    karşınızdakilerin azmine bir bakın.

    karşınızdakilerin ne istediğine bir bakın.

    karşınızdakilerin sayısına bir bakın.

    yarın, işler çok daha büyüdüğünde çocuklarınızın "babasız" kalacağını, sadece hatırlatın kendinize. belki de hemen yanınızdaki meslektaşınız ahmet'in attığı gazdan canı yanan kişinin, canının son zerresi ile yanındaki bıçağı size sapladığını düşünün. kazara kalabalığın sizi, arasına aldığını düşünün.

    çocuklarınızın, babasız; eşinizin, kocasız; anne-babanızın ise evlatsız kaldığını bir hayal edin.

    hatırlayın, sizler de insansınız. vergisini ödeyen, kirasını zor denkleştiren, bakkala veresiye yapan insanlar... "geçim derdini" en net şekilde yaşayan insanlarsınız ama insanlarsınız.

    bunları bir düşünün be.

    gelin hadi barışalım ve çocuklarımızla, eşlerimizle hep beraber yaşayalım;

    hadi "kötü bir rüya" olarak kalsın geçmişte yaşanmış ne varsa...
    0 ...