sabah annemin yanına gittim her zamanki gibi hastaneye. bi ara aşağıya indim türk kahvesi aldım yaktım sigarayı bahçede gölgelik bir yerde kahve-sigara keyfi yapmaya başladım.
1-2 dakika sonra yanıma bi çocuk geldi. 21-22 yaşlarında, üstü başı son derece kötü durumda olan esmer bir çocuk.
+abi fazla sigaran var mı? valla param yok alamadım da.
-al abicim.
+çok saol abi.
çaprazımdaki banka oturdu, sigarayı sömürmeye başladı.
1-2 dakika daha geçti ve bu çocuğun yanına üstü başı gene son derece kötü durumda olan bi kadın geldi. konuşmalarını duyabiliyordum. kadın cebinden 5 lira çıkardı ve çocuğa uzattı. bildiğimiz 5 lira.
/al şunu bişeyler ye, dün sabahtan beri birşey yemedin.
+saol hala. belki babama lazım olur, dursun o para.
bir anda tüm düşüncelerim dağıldı, karnımın tokluğundan utandım. çocuk 24 saat birşey yememişti ve halası ona sadece 5 lira verebiliyordu.
-kardeşim gel çay içelim he ne dersin, ben sıkılırım tek başıma şimdi.
+yok abi saol ben yeni içtim. **
-gel sen gel.
çocuğu biraz zorlayarak acilin karşısındaki kahvaltı salonuna soktum. ''sen otur ben çayları söyliyim'' dedim ve yığınla börek söyledim. otururken babasının kalp krizi geçirdiğini, kendisinin askerden yeni geldiğini falan öğrendim, babasının durumu ciddiymiş.
börekler gelince tedirgin oldu, yemek istemedi. öyle de gururlu bir çocuk. ben bi parça alıp bıraktım ki yesin karnı doysun.
onun gururunu kırmadan bişeyler yapmaya çalışıyordum. akhisardan izmire gelmişler babası için, bunun üzerinden gidip ''ihtiyacın olur al şunu'' diyip para vermeye çalıştım almadı. uzunca inatlaştık zar zor kabul ettirdim
en son telefonumu verdim ve yemin ettirdim, en ufak ihtiyacında beni arayacaktı.
ben hastaneden çıkarken bana sordu.
+abi bana neden yardım ediyorsun.
-ben zor durumdayken kimse yardım etmemişti, sen bunu yaşama.
az önce aradı beni, babası hayati tehlikeyi atlatmış çok şükür.