bir takım ergenin überoptik zeka seviyeleri ile net hükümler verdiği konu. tanım bu.
arkadaş bu kutuplaşma son 10 yılda mı bu kadar arttı yoksa internet kullanımı yaygınlaştığı için biz mi yeni farkına vardık?
zerre bilgisi olmadan o sikimsonik beyniyle evet evet vahdettin gönderdi atatürk'ü, tarih bize anlatılandan çok farklıymış kafasındaki adam ile yoktur öyle bişey kesinlikle yalandır !!! kafasındaki adam aynı lan. vallahi de aynı billahi de aynı.
peki niye bu 2 zıt kutup var ?
osmanlı'dan pek hazzetmeyen tipler hiç bi sikim bilmeden "yalan!!!" kafasındayken, atatürk'ü sevmeyen tipler de yine hiç bi sikim bilmeden "doğru!!!" kafasında. chp ne yapsa tu kaka diyen akp li ve akp ne yapsa tu kaka diyen chp li kafası değil mi lan bu ? sıfır bilgisiyle sadece bu düşüncelere göre her konuda hüküm veriyor yarrak kürek bi ton insan. o diyosa yalandır, bu diyosa doğrudur tarzı yorumlar yapan bi avuç mal işte. yalansa yalan diyin amınakoyim.
neyse, bu olay kesin hüküm verilecek bi olay değil gençler.
bildiğimiz ve bilmediğimiz çok şey var burada. ancak bazı parçaları birleştirerek mantıklı yorumlar yapılabilir, işin içine kafada kalıplaşmış düşünceleri katmadan.
şimdi;
atatürk samsun'a karadeniz halkının rum çetelere karşı isyanlarını bastırmak üzere gitti malumunuz.
bu görevlendirmenin imzasını da osmanlı hükümeti, padişahı ve ingiliz yetkilisi attı. ama atatürk samsun'a gitmeden önce istanbul'da kalabilmek için çok ama çok çabaladı. o dönemde savaş bakanı olabilmek için hatta başbakan olabilmek için oldukça fazla kulis çalışmaları yapmış istanbul'da. o dönemde minber adlı bir gazete çıkartıyordu. bu gazetede de sürekli osmanlı'nın tamamen yıkılmadığı, bu savaşın ağır bir yıkım olduğu ama her şeyin sonu olmadığı, en azından trakya, istanbul, anadolu ve bugünkü ırak topraklarının tekrar kazanılabileceği gibi yazıları yer alıyordu bu gazetede. ha gözümle görmedim, arapçam yok nasıl okuyup evet öyle yazmış diyim amınakoim. ama araştırmalar sonucunda 10 kaynaktan 8inin bu yönde olduğunu gördüm.
evet atatürk eline bir "yetki" alıp bu mücadeleyi başlatabileceğini çok iyi biliyordu. olum istediğin kadar sevme atatürk'ü, o öyle yabana atılacak bir zekaya sahip değildi kabul etsen de etmesen de. atatürk yetkisi olmadan bi isyancıdan başka bi yafta yemeyeceğini çok iyi biliyordu. bu yüzden hep osmanlı hükümeti içinde bir yere sahip olmaya çalıştı.
ama başbakan damat ferit idi. yani onu gönderilip yerine atatürk'ün başbakan yapılması oldukça olağanüstü bir durum olurdu.
keza harbiye nazırı da abuk ahmet paşa idi. damat ferit'e yakınlığı ve balkan savaşlarındaki özverisi ile çok güvenilen bir paşaydı. damat ferit başbakanken, kendisine bu kadar yakın bir adamı tasfiye edip yerine atatürk'ü savaş bakanı olarak atar mıydı ?
bu kadar ümitsiz durumlara rağmen atatürk bir yetkiye sahip olabilmek için 1 seneye yakın istanbul'da bekledi. kulis çalışması yaptı, ama olmadı. o dönem de artık şans mı dersiniz, yoksa planlanmış bir durum mu dersiniz, anadolu'da düzeni sağlamak için inanılmaz yetkilerle donatılmış bir 9. ordu müfettişliği görevi peydah oldu. hemen yeri gelmişken belirteyim bunun milli mücadeleyi başlatmak adına kurulmuş bir tezgah olduğu yazıyor bazı kaynaklarda. ama bana çok mantıklı gelmedi bu. milli mücadeleyi başlatmak için bir tezgah olması tamam mantıklı, ama atatürk buna kendisini nasıl seçtirdi ?
böyle bir gücü olsaydı bir ordu müfettişi olmak yerine, ona emir verecek yetkiye sahip olan başbakanlık veya savaş bakanlığı görevini de alamaz mıydı ? bence o kadar gücü olsaydı istanbul'da kalacak yetkiyi de alırdı.
bu benim yorumum, sizin yorumunuz varsa siz de yazın amınakoyim, yarrak gibi her yazana inanmayın. kendiniz düşünün kendiniz araştırın.
neyse olaylar böyle gelişti ve atatürk çok büyük yetkilerle anadolu'ya geçti. gökte ararken yerde bulmuştu istediği yetkileri.
şimdi bu yetkiler neden bu kadar fazlaydı ? bölgedeki bütün askeri makamlara emir verme yetkisinin yanında, mülki makamlara da emir verebiliyordu. yani valilere, kaymakamlara. daha önce bir askeri müfettişe böyle yetkiler verilmesi söz konusu olmamıştı osmanlı'da. yani bir bakıma bölgenin padişahı gibi bir şey. bütün askeri ve mülki makamlar atatürk'e bağlanıyor. benim aklımı karıştıran şeylerin başında bu geliyor mesela. bu kadar geniş yetki verilmesi, anadolu'nun bir an önce durulması için mi yoksa milli mücadeleyi başlatması için mi ?
şimdi sen sikimsonik beyninle buna nasıl şudur veya budur diye hüküm vereceksin amınakoyim. neye dayanarak diyeceksin ?
bununla birlikte, atatürk'ün bu yetkileri bizzat teklif ettiği de söyleniyor. hatta bölgedeki yabancı kuvvetlerin de kendisine bağlanmasını istediği ancak kabul görmediği yazıyor bazı kaynaklarda.
buraya kadar zaten soru işaretleriyle dolu amınakoyim, bundan sonrası daha da karışık. malum atatürk değil isyanları bastırmak, halkı uyandırmak için çalışmalara başladı samsun'a gider gitmez. bunun peşinden de atatürk hakkında idam kararı geliyor. padişah vahdettin atatürk'ün görevden alındığını ilan ediyor, atatürk ise hayır ben istifa ediyorum diyor.
şidmi vahdettin milli mücadele için gönderse atatürk'ü, 19 mayıstan sonra daha 2-3 ay geçmeden neden görevden alsın ?
hatta neden idam kararı versin hakkında ?
bilirsiniz kazım karabekir atatürk'ün yanına gelir ve hakkında çıkartılan idam kararını gösterir, atatürk karabekir paşa'Nın kendisini tutuklayacağını düşünürken; paşa atatürk'ün emrinde olduğunu söyler.
bütün bunları vahdettinin bir planı olarak düşünmek hiç mantıklı değil. ezel sahnesi gibi arkadaş, görünürde idam kararı veriyor, arkasından kazım karabekir'i gönderiyor, flashback ile görüyoruz ki aslında karabekir'i de atatürk'ün emrine vermek için göndermiş.
bi kelime daha etme vahdettin, neden biliyor musun ? çünkü inanırım. ehehe
atatürk'ün bu dönemde hala istanbul'dan umudu vardı, mebusan meclisinin orda toplanmasından önce misak-ı milli'nin kabul edilmesi adına çok büyük emekler verdi. ve kabul edildi de.
peki bunu kabul eden mebuslar neden sürgün edildi ? padişah milli mücadele yanlısıysa neden bunun önüne geçmedi ?
sonraki soru işareti ise kurtuluş savaşı süreci.
söylendiği gibi vahdettin göndermiş olsaydı atatürk'ü, o savaş bu kadar sefalet içinde olur muydu ?
tekalif-i milliye emirlerini bilirsiniz, her aile bir asker giydirecek, karşılığı sonra ödenmek üzere halkın elinde ne varsa yarısını orduya verecek. askerin ayağında çarık yok lan. padişah bu kadar sefalete göz yumar mıydı sizce ?
son olarak, böyle bişey olsaydı atatürk savaşı kazanana kadar padişahı arkasına alıp sonra böyle ihabet eder miydi ?
yapmayın lan. valla bu kadar vicdansız olmayın. bunu kanıtlamadıkça birinin iddia etmesi bile vicdansızlıktır.
bu kadar karışık olaylar işte canlar ciğerler. bu olaylardan yola çıkarak vahdettin in atatürk'ü milli mücadeleyi başlatması için bizzat gönderdiği fikrine şahsi olarak inanmıyorum. siz de kendi kaynaklarınızdan okuyun, farklı kaynakları okuyun ki tek düşünceye saplanıp kalmayın. kendi yorumunuzu getirin konuya işte. öyle yarrak kürek ezberlerden kurtulmuş olursunuz.
yazamadığım bir dolu şey var daha ama sıkıldım amk, zaten buraya kadar 3-5 kişi anca okuyacak.
okuyanlara selam ederim.