şah ve sultan

entry66 galeri
    56.
  1. *şah ismail'in kızılbaş fedailerinden elli kişilik bir müfreze, ordumuzun geçeceği güzergahtaki kuyuların hepsini zehirleyip kaçmışlar. onların yetişemedikleri yerlerde de aynı işi kızılbaş köylüler yapmış, bununlada kalmayıp kendilerine yetecek kadar mahsulü toprağa gömüp tarlaları ateşe vermişler, meyveli ağaçları kesmiş, sığır ve davarlarını ordunun geçeceği yollardan uzaklara gönderip evlerinden başka binaları, ahırları yıkmışlar. sırf dağda bayırda, kışta kıyamette sultan'ın askerleri ilerleyemesin diye yapmışlar bunu. bazı yerlerde dağdaki ağaçların bile meyvelerini toplamışlar, işe yarar ne varsa harap etmişler. istihbarat toplayan askerlerin dediğine göre bir grup dede de buyruk nüshalarını hatmederek yağmur yağmaması için tam bir hafta boyunca duaya oturmuşlar...

    *sahraların hayat şartları asker arasında bir isyana yol açarsa sultan'ın başını kurtarması zor olabilirdi...

    *erzincan, şah ismail'in uç beyliği gibiydi ve ordu en büyük sıkıntıyı orada çekti. şehirde sanki bir kıtlık vardı. kızılbaş halk orduya zırnık satmıyor, hiçbir konuda yardım etmiyordu. ayaz gecelerde odun bulmak bile mesele olmuştu. zaman zaman ordunun atlarını ürküten, kaçıran ve hatta tenhalarda öldüren şah fedaileri türemişti. halk yeniçeriyi aşağılıyor, saz çalıp hacı bektaş makalat'ından beyitler okuyarak onları gittikleri yoldan döndürmeye çalışıyorlar ve etkili de oluyorlardı...

    *temmuz sonlarıydı. fısıldaşmalar çoğalmış, ateş başında saz çalıp türkü söyleyen askerler öbek öbek kazan kaynatmaya başlamışlardı. düşman ortalıklarda görünmüyordu. nereye gidildiği, nereye gidileceği, düşmanın nerede bulunacağı veya bulunamayabileceği belli değildi. bu belirsizlikler neticesinde orduda ne kadar asker, kumandan ve vezir varsa sanki sultan'a muhalif oldular. hepsi geri dönülmesi gerektiğini dillendiriyor ama hiçbiri bunu yüksek sesle ifade edemiyordu...

    *askerlerin bazıları bektaşilik dolayısıyla şah'a yakın durmaya bile başladılar. içlerinde şah'ın adamı olup tartışmalar başlatan, kızılbaş fikirleri yayıp mezhep kaygısı üzerinden siyasete dil uzatanlar vardı. sultan bunlardan on ikisini erzurum karargahında astırıp cesetlerini atların ayaklarına bağlayıp asker arasında sürüttürmeseydi bir isyan çıkması kaçınılmazdı. sultan bu on iki ceset ile on iki imam düşüncesine tabi olanların kökünü keseceğini ima etmişti...

    *erzurum'da yiyecek sıkıntısı gitgide had safhaya varıyordu. trabzon yoluyla gelen erzak devamlı gecikiyor ve miktarı gitgide azalıyordu. su konusu da ayrıca bir dertti. yaz aylarında içecek su bulunamıyordu. yalnızca pınarlar ve akarsuların kaynakları güvenli idi. göl, gölet, kuyu ve hatta ırmaklar bile zehirlenmişti veya zehirlenmeye devam ediyordu...
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük