söz konusu cahil * ve salak bir amerikalı olduğunda bu merak edilen şeylerin sizi çileden çıkarması içten bile değildir. bire bir yaşadığım bir dialogdur;
yer: amerika, new jersey
zaman: 2005
kısa bir tanışmadan sonra, muhabbet televizyon programlarından açıldı ve salak amerikalı kız bi şeyler merak etmeye başladı *.
amerikalı salak kız : aaa türkiye'de televizyon var mııı?
malesef euphrosyne : tabii ki var. (tam lafın devamını getirip kıza laf sokmaya niyetlenirken)
a.s.k : aaa elektrik var mı pekiiii? ( euphrosyne kızın, vericeği cevaba değer olmadığını fark etti)
e: hayır benzinle çalışıyo bizdeki televizyonlar. biliyosun ortaasya ükesiyiz biz, arabistan falan. benzin var bizde. hemen hemen herşey benzinle çalışıyo. benzin neredeyse bedava, bahçesinden rafineri kurulcak kadar benzin çıkanlar var .
a.s.k: vay be! ne hayat. peki yüzmeyi biliyo musun? türkiye'de suda yoktur.
e: tabi biliyorum ama kumda öğrendim. kum sporları diye bişey var duydun mu hiç?
a.s.k: yooo
e: gel bak internetten gösteriyim. ( laptop açılır ve meşhur diyarbakırlı'nın kuma atladığı video gösterilir, kız ciddi bir şoka girer.)
önce kızın çoğu kişinin yaptığı gibi salak ayağına yatıp türkiye'yi aşağılamaya çalıştığını düşündüm, malesef kız gerçekten salaktı. masada ki bi çok kişi bana kusura bakmamamı ve gerçekten salak olduğunu söylediler ki daha sonra bi çok kez bunu kanıtladı. tabii ki o videoyu gösterdikten sonra canım ülkemin tüm güzel manzaralarını, denizini, dağını, ovasını, teknolojisini, şehirleri, hepsini gösterdiğimde kız fazlasıyla utandı. evet, salaktı. lakin, sakatla dalga geçilmez. kuma atlamanın yaşattığı şok bile kendine getiremedi. son umudumuz, sunucu amcanın "mükkkemmmellll bir atlayışş" dediğinde kızın kendine gelmesiydi, olmadı. ama kızın yüzündeki o ifadeyi görmek, aynen kötü abilerin küçük kız kardeşleriyle dalga geçtikleri zamanki hazla eş değerdi. *
