nereye gidersen git, ondan gidemeyeceğini öğreniyor insan.
uyumak ve düşünmemek için bir sürü şey içsen de, ayıldığın ilk an onu düşününce tüm kötü alışkanlıklarını bırakıyorsun.
önceleri başkalarının yanında ağlamaya utansa da insan, utancı kalmadan ağlamak istediği her an ağlamayı öğretiyor.
uçsuz bucaksız yerlerde yürümekten korkmuyor insan. alabildiğince, yığılıp kalana kadar yürüyor. bulduğu ilk yerde uyumayı öğreniyor.
hayatı boyunca fark etmediği küçük şeylerdeki, büyük anlamları yakalayabiliyor. dostunun yanında ağladığında, dostu da onunla birlikte ağlıyor. giden sevgilinin yanı sıra, insan gerçek dostlarını tanıyor ve kazanıyor.
sürekli ertelediği şeyleri yapma fırsatı buluyor insan.
bir daha sevmemeyi, sevse de bağlanmamayı öğretiyor. sonra karşısına çıkan ilk insan, bunu ona unutturuyor.
gülümsemenin ne kadar iyi bir şey olduğunu anlıyor insan. zorla gülmeyi, gülerken ağlamayı da öğreniyor.
gizlenmeyi, gizli kalmayı, hiçbir şey fark ettirmemeyi, normal hayatına devam etmeyi öğretiyor insana. bir günün içinde hiç kimseye fark ettirmeden acısını taşıyabiliyor.
ağlamaktan kanlanan gözlerini polislerden saklamayı öğreniyor denetimli serbestlik kanununa göre yargılanmamak için.
rakının ne kadar güzel bir şey olduğunu, maziyi sevmeyi öğretiyor insana.
her ne kadar kötülüğe maruz kalmış olsa da, yine o insandan iyi bahsettiriyor. vicdanını dinlemeyi öğretiyor.
en önemlisi de; her şarkının onu hatırlatmadığını, her şarkının onun için yazıldığını öğreniyor insan. o şarkılarda hatırlıyor onu, o şarkılarda buluyor ve o şarkılarda sarılıyor ona. kitaplarda onun hikayesini okuyor.