istemek; ya hayatın ta kendisidir, ya da hayatı yarım bırakan bir olgudur.
her insanın hayatında bir hedefi olmalı; her zaman bir sonraki basamağı düşünmek. herhangi bir şeyin daha iyisini, daha güzelini, daha yenisini, daha marifetlisini, daha kolayını vs... istemek. istemek varsa amaç oluşur, amaç olunca hedefin olur. kimine göre yaşamın sırrı, yaşamanın olmassa olmazı.
peki hep bir şeyleri istemek, aslında hep bir şeylerinin eksik olması demek değilmidir? bence herhangi bir şeyi istediğinde ve henüz ona sahip değilken; hayatında, kalbinin tam orta yerinde bir boşluk oluşur. ve tam o istediğin anda elde edilemeyen şeyler, tam zamanından sonra elde edilsede doldurmaz o boşluğu. böylece hemen hemen her istek kaplte bir boşluk yaratacak. hep yarım kalacaksın.
ya istemeden, ya bir hedefin olmadan yaşamak. hayatın getirdikleriyle uğraşmak, sonrasını düşünmeden, o gün geleni değerlendirmek. bir sonraki nakliyata kadar gözün gelen şeylerden başka bir şey görmeden yaşamak. kalbinde ve hayatında boşluk olmasına izin vermeden bir ömür sürmek.
bence ikincisi tam olmak demektir. ve bence bir insan tam olunca başlar yaşamaya. ama malesefki her insan yarım yaşar, her insan ister! ya o zaman? tam yaşamak mıdır hayat, yoksa isteklerimizle yarım yarım mı?