Allahın bilgi denizine dalan hayret topluluğu. su içinde ateşe girdiler.
su, tasavvufta; Allah bilgisi ateş ise; vahdet olarak kullanılır. Yani suda/Allahın ilminde boğulup yok olan hayret sahipleri ateşe/vahdete girdiler. kısaca Allah bilgisini kullanarak vahdet denizine girdiler. denizler tutuştuğu zaman (tekvir 81/6) bu hal; Allahta fani ve Allah ile baki olmaktır. Kısaca fena fillah dedikleri durumdur. yani kulun nisbet fiil, nisbet sıfat ve nisbet vücudunu hakkta yok ederek fena fillah/Allahta yok olmak ile ölmesi ve hakkın özellik ve niteliklerine sahip olarak beka billah/Allah ile baki/diri, canlı olma ile yeniden doğmasından sonra elde edilen zevk ve anlayıştır.
Hakkı Hakktan, Hakkın gözü ile görmek nasıl olur ?
bir denizin içinde olduğunuzu düşünün. zaten yüzde altmıştan fazlası su olan vücudunuz yavaş yavaş çözülüp denize karışıyor bu olay asit kazanına atılan et parçasına benzer, ve et çözülerek asit haline gelir. tıpkı bu et parçası gibi denizde eriyip gidersiniz, yok olursunuz. sizden geriye en küçük bir eser bile kalmaz. böylece denizin ta kendisi olursunuz. işte bu hal fena-i tam yani fenafillah tam yokluktur.
denizi mi görmek istiyorsunuz? kendinize bakın yeter. çünkü siz zaten denizsiniz. işte o zaman denizi denizde, denizin gözüyle rahatlıkla görebilirsiniz. bu görüş denizin gözüyle bakmaktır. ve eğer siz bu durumda iseniz, artık alemlerde Hakkı Hakktan Hakkın gözüyle görürsünüz. çünkü Hakkın gözünden başka hiçbir göz Hakkı göremez. bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür. (isra 17/72) *