"renkleri bir kenara bırakarak" bakabilen kişilerce görülebilecek olan masumiyettir.
burak yıldırım'ı öldüren lavuk, daha önce defalarca sabıkası olsa dahi karar alınırken değil, karara bağlandığında önemi olacaktır bunun. ve açıkçası amacım buradan katili, masumlaştırmak değil.
tabi anlayabilmek önemli bir hadisedir, ciddi anlamda kapasite gerektirir;
ben burak yıldırım gibi bir adam için hayatımda bir gün gelip de üzüleceğime inanmıyorum. ailesine üzülürüm, sevenlerine üzülürüm ama böyle bir adamın ölümüne dilerseniz katil ilan edin şahsımı ama üzülmem.
video görüntülerine baktığımızda katil zanlısı kendi hâlinde ve arkadaşıyla ayrılıp evine gitme derdinde. hatta görüntülerde mevcut yanından geçen fenerbahçe formalı bir başka taraftarla sürtünmüyorlar bile.
tam dönüp de evine gideceği sırada rahmetli merdivenlerden çıkıp üzerine yürüyor elemanın. o da saplayıveriyor... sonra da o "masum merhum" it sürüsü de beraberinde kovalamaya başlıyorlar elemanı.
bıçaklandın lan sen, fenerbahçelisini de galatasaraylısını da ayrı sikeyim, bıçaklandın lan "salak" nereye koşturup da zaten yara almış kalbinin ömrünü kısaltıyorsun?
ama olur mu? fenerbahçe herşey amınakoyim, galatasaray herşey... o hâlde güle güle arkadaşım, pekâla ölebilir bu düşünce yapısında ve hayatı ancak bu kadar değere sahip olan insanlar.
şimdi çıkıp da "bıçağın ne işi var üzerinde?" diye soran ve bu soru ile kafa patlatan sevgili cücüklere belirtmek gerekir ki "sustalı" veya benzer bir mekanik işleyişi olmayan "çakı" diye tabir ettiğimiz bıçaklar için hukuki bir ruhsat gerekmiyor.
ve hatta meraklıları fenerbahçe maçından önce taraftar topluluklarına bir yanaşıp silkelesinler
görürler o zaman;
çakıyı, bıçağı, muştuyu...
hadi şimdi siktirin gidin ama masum masum olsun emi.
edit: yaşı küçükler hatırlamaz ama bu ülkede "gırtlakları biz keseriz" diye tezahürat yapan orospu çocuklarının da rengini unutmuş değiliz.