aysima yüzüme bakmıyordu. ağlıyordu. sol gözünden akan göz yaşı yanaklarından aşağı süzülüp bacağına düştü. sinirlendim bu manzara karşısında. içimde gittikçe büyüyen kötü bir his oluştu. ayağa kalkıp ses tonumu yükselttim. nedir dedim bu damlayı buraya akıtan? söyle dedim yoksa çıldıracam?
- terk edersin beni.
+ neden terk edeyim aysima söyle?,
- ....
+ ya söyle neden terk edeyim dedim. delirtme beni.
- söylersem gidecek yerim olmaz. sokağa atarsın beni.
+ aysima söyle?
- .....
+ aysima tecavüze mi uğradın söyle?
- .....
+ aysimaaaa dedimm
- .....
+ aysimaaaaaaaaaa
ağlaya ağlaya bağırdım. duvarları yumrukladım. masada ne var ne yok hepsini yere attım. sevdiğim, gönül verdiğim, aşık olduğum kadın meğer tecavüze uğramış biriydi..
ne olur beni terk etme diye ağlıyordu aysima. ne olur bırakma..
acıyarak baktım yüzüne. acımamdaki sebep bana bunu şimdi söylemesiydi. ne zaman ve nasıl oldu? sorusunu bile sormadan her erkeğin yaptığı gibi kapıyı çarpıp kendimi sokağa attım. eğer daha fazla konuşursam öfkeme yenik düşebilir ve ileride pişman olabileceğim sağlıksız kararlar alabilirdim.
her zaman ki gibi o 3-5 şişe zıkkımı alıp o deniz kenarındaki o meşhur kayalıklara oturdum..
yine yalnızdım.
ağlıyordum. siktimin kayanın tepesinde çocuk gibi ağlıyordum...