özgür suriye ordusu olarak adlandırılan suriyeli muhalifler, aslen sekiz ayrı gruptan oluşan ve bu grupların altısı islam adına zalim ile cihad eden gruplardır. esed, bahar sonrasında giriştiği katliamlarla babası hafızı geçmiş ve atadan kalma kin tohumlarını, suriyeli müslümanların kanlarıyla sulamıştır.
benim anlamadığım şey, 30 binden fazla insanın katledildiği (ki bu katledilenlerin büyük bölümü sivil, tamamı müslüman suriyelilerdir.) bir ortamda zalime karşı koyan mazlum insanları terörist, babasından devraldığı yetki ile ve kendi malı olarak gördüğü binlerce insanı bir çırpıda katleden zalim birini masum ve meşru görme arzusudur.
suriye'de on yıllardır müslümanlara karşı uygulanan baskıcı ve despot yönetim anlayışı, nihayetinde çekilmez hale gelmiş ve insanlar artık dayanılmaz hale gelen bu baskıcı rejimi yıkmak için yek vücut olmuşlardır. koyun gibi yaşamaktansa ölmeyi yeyleyen bu insanları dış görüşleri ve kılık kıyafetleri ile yargılamak ne acıdır!
bu ülkede; baskıcı, despot ve demokrasiden uzak bir yönetim olduğu savını öne sürüp, devrimden ve demokratikleşmeden dem vuranların, suriye'de on yıllardır müslümanlara uygulanan kıyım ve baskı politikalarını görmezden gelip esed yanlısı bir tutum sergilemeleri, aslında durumun vahametini apaçık ortaya koymaktadır.
burada ölenler sokak köpekleri değil! ( sokak köpeklerinin canı cehenneme dediğim sanılmasın.) burada insandan bahsediyoruz; rengi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun zalim zalimdir. bu zalim ve kafir yönetim, orada müslümanların üzerine bomba yağdırıyor. burada demokratik bir ülkede yaşamadığını söyleyen müslümanlar ise suriye'de ki bu kaotik ortamdan dolayı suriye'de özgürlük isteyen bu müslümanları terörist ilan ediyor. hakikaten anlaşılır gibi değil.
dünyaya ayak uydurmak adına, adımlarını hızlandıran müslümanlar, gün geçtikçe daha fazlasını istediler. dahası biter mi hiç!? dahanın da dahası gelecek. peki bunu kazanç hanesine yazarken, kayıp hanesinde neler olacak? bu seküler hale bürünen müslümanlar, doğal olarak islamlığından ödün veriyor. tamam bunu tercih meselesi deyip, (o batılı özgürlük anlayışı dahilinde) sümen altı ettik diyelim. peki kaybettiğimiz insanlığımızın üstünü nasıl örteceğiz?!
