alnı pek çıkık olduğundna dolayı ''stirner''(çıkıkalın) diye adlandırılmış, çağında yaşadığı diğer anarşistlere göre oldukça farklı fikirler ortaya atan alman bireyci düşünürdür. insan varoluşunun temeline egoizmi koyar, bu nedenle diğer kollektivistlerle ya da kollektivist yapıda hareket edenlerle veyahut da diğer bireylerle çatışma içinde olan aynı zamanda buna dayalı olarak genel refaha dair konularda diğer bireycilerle işbirliği içersinde bir egoistler birliği düşünür. aslına bakılırsa, stirner belirli bir dönem etkili olmasına rağmen bu fazla sürmemiştir, ama daha sonra nietzsche'nin gündeme getirmesi ile ünü artmıştır.
onun anarşistlerle olan ortak yanı eleştri ve devlete başkaldırıp onu ortadankaldırma babındadır.(bunu ortadan kaldırıp egoistler birliğini kuracağını ortaya sürer, çünkü stirnere'e göre devlet hiçkimsenin kendi iradesine sahip olmamasını gerekli kılar bu da düşünceyi dondurur tabi bu da egoist ile devlet arasındaki bir savaşın başlangıcı olarak addedilir) yoksa en ufak kollektivizmden bile tiksinir. ama egoistler birliği olarak ifade edilen fikrinde bir eşitlik sözkonususudur bununla birlikte o da kurutluşu yapım da değil yıkımda görür. yani mevcut kurumların yıkılmasında. buna dayalı olarak da suç ve cinayet kavramları yüceltilir. ama gerçek hayatı ile ortaya attığı düşünceler arasında bazı fikiradamlarında gördüğümüz tezat durumlar da haliyle vardır. misal, kafka da konuşma konusunda o kadar yetenekli bir insan olmamasına rağmen, yazma konusunda da kendisi ile pek rekabet edilecek bir cinsten yazar değildir fikrimce.
esas fikirlerinin oluşum safhası ve bu raddeye gelmesinde etkili olan ise genç hegelcilerin(bauer kardeşler) onu tartışmak için düzenledikleri tartışma gruplarıdır. aynı zamanda bu tartışma gruplarının müdavimleri arasında marx ve engels de bulunmaktadır. bununla birlikte, en önemli eseri olan ''ego and his own'' da da ne marx'ı kabul eder ne de engels'i onları bırakın proudhon'u bile rededer. çünkü onun ideolojisi hemen hemen tüm kurumları yok eder, devlet ve din bunların başlıcalarıdır.
bireyin kendini gerçekleştirmesi için onun düşüncelerinin merkezine arzu ve ihtiyaçları koyar bunun yanında yapay kurumların hepsini temel düzeye indirger ve insan egosunu temel yasa olarak ilan eder bununla da kalmaz hak kavramı da egonun gücü altında ezilir. özgürlük hakkında şu fikirleir dikkat çekicidir:
''kurtulmuş olduğum şeyden özgürüm, iktidarım içinde olan şey ya da denetlediğim şeyin sahibiyim.kendime nasıl sahip olacağımı bilrsem ve kendimi başkalarına emanet etmezsem ben her zaman ve her koşulda kendimim''(çeviri Alev Türker'e aittir)
devlet ortadan kalktıktan sonra bir güç gösterisi zamanıdır. ortada ne hak vardır ne de ahlak, daha doğrusu sosyal darvinizmin insanlar dünyasındaki gerçekleşmesi gibi. ama bir noktada yumuşar-açıkça söylemek gerekirse bu beklenti dahilinde değil-kendini gerçekleştirdikten sonra(daha doğrusu kendi içersindeki egoizmi), ihtiyacından fazla almasının insan için bir felaket olacağını söyler.(bu da katliam ve kişiler arası çatışmada felaketleri azaltacağına inanır) buna dair ne sınır koyar bilmiyorum çünkü insan egosu bitmnmez tükenmez bir okyanus gibidir. ama ne kadar da kollektivizme karşı olunsa da bireyler arası birlik yadsınmaz biraz da pragmatik açıdan bakılır ve özgürce birleşilip özgürce ayrılmaktan söz eder stirner. toplumun yerine bu çeşit bir birliği ikame eder, onunda topluma dair inancında freud'un kitle psikolojisi olarAk tarif ettiği çıkarımlara benzetebiliriz. bunun yanında topluma dair breyin ödevinden bahseder, ama birliğe karşı sorumlu değildir topluma olduğu kadar.
ama suça dair telkinler yapması bana kalırsa belki de stirner in en eleştirel yanlarındna birisi denilebilir. buna dair olarak da devletle olan mücadele de suçun övülmesi ve telkin edilmesi söz konusudur. çünkü egoist kendisini suç ile ortaya koyar. ama anarşist şiddet eylemlerinde stirner'i suçlamanın bir anlamı yoktur, bunun için biraz da dostoyevski'nin ecinnilerindeki bir karakter kopyası olan bakunin'in bir dönem kankalığını yapmış Naçayev'e gitmek gerekir.
mülkiyet sorununa da şiddet yolları ile sahip olunacağını belirtir, bu konuda da devrimden ziyade isyanı destekler. devrim daha toplumsal olmakla birlikte, daha fazla evrilmeyi daha doğrusu yeni düzenlemeleri hedefler. stirner'in isyanının amacı bu değildir. kişiseldir ve kelimenin tam anlamı ile egoisttir.