öncelikle öykü yazan tüm arkadaşlara teşekkürler, bu sayıdaki bütün öyküleri biraz gecikmeli de olsa okudum. genel olarak çok güzel bir sayı olduğunu söyleyebilirim. açıkçası liberalisticcommunist, çok doğru değerlendirmelerle bütün öyküleri incelemiş, bu özverisine ve yeteneğine hayranım liberalisticcommunist'in, ben gerçekten eleştiri yazısı yazmakta zorlanıyorum, oysa edebiyat için en az öykü kadar gereklidir. her neyse lafı fazla dolandırmadan kısaca birkaç cümleyle öyküler hakkında yorum yapmak istiyorum;
anzülha taş; akilluslu'nun diğer öykülerini de okuduysanız daha bir tat alabileceğiniz güzel ve sade bir öykü, bu yazarın öykülerinde -daha önce kendisine de belirttiğim gibi- bir bekir yıldız tadı ve hissiyatı var. gerçi aramızda pek verimli bir konuşma geçmemişti ama akilluslu'nun edebiyat duygusunu seviyorum, en dolambaçsız yoldan öyküdeki hissiyatı karşıya geçirmeyi çok iyi biliyor.
selami bey; hartigan'ın bu öyküsü bu sayıda açık ara en sevdiğim öykü oldu, öykünün kurgulanış biçimi gerçekten mükemmele yakın. nereye gittiğini bilemediğiniz öykü son kısımda birden bire yükseliyor ve pik noktasındaki olay gerçekten vurucu bir etki yapıyor.
yalnızlık fırtınası; tanzamanitanyeri'nden(çok güzel bir rumuz) ilk cümlesinden son cümlesine kadar insanı içine çeken hüzünlü bir şarkı gibi güzel bir öykü. gerek ihtiyarın ağzından gerek yazarın ta kendisinin yaptığı tespitler öykünün gidişatıyla müthiş bir uyum içerisinde ve bu öyküden aldığınız tadı daha da arttırıyor.
ben, ezgi ve alexia; vauvenargues'ın öyküsünün tek kötü yanı bütün öykünün tek paragraf halinde yazılmış olması. onun dışında üslubunu, kullandığı dili gerçekten çok beğendim, özellikle final kısmı çok hoştu, bütünlüklü, iyi bir dil kullanılmış iyi bir öykü.
bir turkuaz taşı; turkuaz'ın yazdığı bu kısacık öykü, sezen aksu'nun güzel şarkısının dizeleriyle ahenk içerisinde, kıs ama doyurucu bir mitolojik anlatıya dönüşüyor. fakat bu denli kısa olması ağzımıza bir parmak bal çalıp bırakıyor, daha ayrıntılı bir anlatım olsa tadından yenmezdi.
beklentiler yüzünden; esesdopiyespiyes'in bu öyküsünün bitiş cümlesi öykünün genelinin vasatlığını gölgeliyor. fena bir öykü değil fakat sadece "fena değil", daha iyisi yazılabilirdi.
kırmızı izler; f628'in bu öyküsünde, yazım hataları, anlatıcının aynı cümle içerisinde değiştiği birkaç cümle ne yazık ki öykünün kurgusunun ve anlatımının önüne geçiyor. daha sık ve daha çok yazarak ama en önemlisi daha çok okuyarak bu hatalar düzeltilebilir.