bu sene türkiyesiz olduğu için trt'nin yayınlamaya (kendince haklı sebeplerden dolayı (!) ) tenezzül bile etmediği. bizimde arkadaşlarla toplanıp rus tv sinden izlediğimiz beynelmilel şarkı yarışmasının 2013 versiyonudur. danimarka en önde gelen favori olarak hakkıyla birinciliği almış kardeş ülke azerbaycan ise 2. olmasıyla şahsen beni şaşırtmıştır.
ama en acı şaşkınlığı canım cascada nın konser havasında verdiği detone ve senkron kaymalarıyla dolu performansı glorious la yaşadım. sanırım avrupa halkları cascada nın balık eti vücudundan hiç haz etmemiş. halbuki playboya vermiş olduğu pozlar ne kadar da çekici.
diğer büyük acım ise finlandiyalı lez hatunun (başta lez olması başlı başına erkek milleti için kayıp bence) sonunculuğa çıpa atması oldu.
oylamada yine (bülend özverenvari bi yorum olacak ama) komşuluk ilişkileri ve bilimum sosyokültürel ve jeopolitik algılamalar ve sadakatler doğal olarak en büyük rolü oynadı. ancak bu tek etken değildi tabi şarkıların çoğu bi eurovision klişesi olarak vasat civarında dahi değilse bile vasatın üstünü aşanlar zaten üst sıraları aldı. haliyle danimarka ehveni şer olarak batı ve kuzey oylarının beklenen desteği haricinde aradan sıyrılarak birinci olmayı haketti. (o bu diilde almanya ya cidden yazık oldu bea ).
bu seneki eurovisionun isveçte olması sebebiyle daha bi profesyonellik ve görsel olarak minimalist bi hava vardı sanki bunda ülkenin siyasi ve kültürel tutumu rol oynuyor sanırım malum isveç okkalı sosyal demokrat ülkelerden ve ülke tanıtımı konusunda aşağılık komplekslerini aşmış bi ülke. ve de eurovisionu defalarca kez de düzenlemiş. bu nedenle sahne tasarımından tutun ta postcard sunumları sunucu tercihi ve greenroom ve şov aktiviteleri dahil tecrübe ve mütevazilik hakimdi.
biliyoruz ki 2004 te türkiye 2005 te ukrayna 2006 da yunanistan 2008 de sırbistan 2008 da rusya ve son olarak 2012 de azerbaycan eurovision u mal bulmuş mağribi mantığıyla kendi tanıtımları için bulunmaz (!) fırsat bilip devasa (ve de gereksiz) organizayonlar tasarımlar yapmaya çalışmışlardı. ( özellikle 2009 da moskovadaki yarışmada sahne ve şov hatta komple bütün program rusyanın ben buradayım ve dünyanın süper gücüyüm uleyn organizasyonuna dönüşmüştü. ) ama finlandiya norveç ve almanya daki yarışmalar sanki daha oturaklı tecrübeye dayalı ve kasmayan (finlandiyada ilk kez düzenlemişti ama o da bu kategoride değerlendirilebilir sanırım. ) organizasyonlardı.
ama türkiye katılmadığından mıdır bunu hissediyorum bilemem ancak eurovision un artık şu içinde bulunduğu debelenmeden çıkması yani oylama handikapları, müzikalite anlayışı ve hitap ettiği kitlenin seçimi gibi konuları aşması imkansız gibi geliyor. türkiye katılmadı diye üzülmedim değil sonuçta eurovision her sene 2-3 gecelik hoş tatlı bi eğlence magazinsel içi boş (klişe olacak ama sikko) bi yarışma ancak şu an bakıyorum da iyiki katılmamışız bi yerimiz de eksilmiyor sanki.
(ama almanya ya cidden yazık oldu bi de finlandiya bi de bonnie ablamıza da. )