Enver paşaya hediye edilmişti.
Köle gibi.
Zoraki soytarı yaptılar onu
Garip garip kıyafetler giydirdiler.
Kadınları çocukları falan güldürdü.
Birinci dünya savaşında çarşı karışınca, Enver paşa apar topar istanbuldan ayrıldı, biraz da onları eğlendirsin diye Vahdettinin kızı Ulviye Sultanın sarayına verdi Ali Şamili Sultanın eşi ismail Hakkı bey mert adamdı, tavla arkadaşı yaptı bu küçük insanı, ezdirmedi, alay ettirmedi, kolladı. Gel zaman git zaman Milli mücadele başladı. Yurtseverler Anadoluya akıyordu. Padişahın damadı ismail Hakkı bey de, onlardan biriydi. Eşinden bile gizlemek zorunda olduğu niyetini Ali Şamile çıtlatmıştı, güya vedalaşmak için Pişman oldu. Çünkü, kocaman yürekli küçük insan, alenen tehdit etmişti, ya beni de götürürsün, ya da niyetini Sultana anlatır, senin gidişini de engellerim! Kuştüyü yataklarını, bi kuşsütü eksik mutfaklarını geride bırakıp, sahte kimlikler, köylü kıyafetleriyle maceraya atıldılar, işgal kontrollerini aşıp, Adapazarı üzerinden Ankaraya ulaştılar. Haberi vardı Mustafa Kemalin Çağırdı. Gittiler. Hayatımın en unutulmaz akşamıydı dediği akşamı yaşadı Ali Şamil Mustafa Kemalle kadeh tokuşturdu. Sonra, üç sene, ismail Hakkı bey nereye, Ali Şamil oraya, kah su taşıma, kah telgraf, kah boyu kadar tüfek, elinden ne geliyorsa ama, hep cephede Kelle koltukta yaşadı, izmire girenlerin hemen arkasındaydı. O göğsünde sallanan, istiklal Madalyası.
*
Nedir dersen
Günümüzün gönüllü
soytarıları kavrayamaz.
Bu ruhtur, 19 Mayıs.
*
Ve, Osmanlıda gülünen Ali Şamil, Cumhuriyette Güler soyadını aldı. 9 Eylülde girdiği izmirden ayrılmak istemedi, Basmane garında memur yaptılar onu, neticede vade doldu, rahmetli oldu, Koklucada yatıyor.
*
Rahat uyu, aslan yürekli cüce.
Görecekler bugün gene
Boyundan bosundan utanmayanlardan ibaret değildir bu ülke.