barba; latince sakal anlamına gelir ve buradan türemiştir. saçlı sakallı adamlardır, dünyayı takmazlar çünkü göçebedirler ve sürekli savaş halindedirler. bu insanlar roma imparatorluğuna göre barbardırlar. roma bir uygarlık olmuştur, coullesiumları, meydanları, sütunlu caddeleri yapmıştır ama bunlar karşısında barbarların hiçbir şeyi yoktur, günlük kullanım eşyaları dışında.
yerleşik düzenin kattığı, kentleşme ve bunlarla beraber gelen, yasalar, kanunlar, siyaset... işte barbarların aslında barbar olmadığı buradan ortaya çıkar. evet bu insanlar belki siyaset bilmezlerdi, anladıkları sadece savaş ve kadındı ancak hiçbir zaman için birbirlerini kazıklamazlardı. bu konu hakkında kızılderili şefi john fire lame deer şöyle söyler; özel mülkiyete çok büyük önem verecek kadar uygarlaşmamıştık. para nedir bilmiyorduk. bu yüzden insanların değeri serveti ile ölçülmezdi. yazılı hiçbir yasamız ve dolayısıyla avukatlarımız ve politikacılarımız yoktu. bu yüzden birbirimizi aldatmak ve kazıklamak durumunda da kalmazdık.
acaba yerleşik düzende olmadığı için özel mülkiyeti olmayan, özgürlüğüne düşkün uzun saçlı sakallı adamlar mı gerçek barbar yoksa saçları kesilmiş, siyasetle uğraşan romalılar mı ya da günümüzün romalıları bizler mi barbarız?
