Eskiden sık yazardım. yazdıklarımı da paylaşma hissiyatı içerisine girerdim. ne zaman mı? daha çok duygu yüklü filmlerden sonra.
hani problemli esas oğlan girdiği ortamdaki güzel esas kızla neler yaşar filmleri vardır ya, ha işte onlardan sonra. izlerken kendinizden bir şeyler bulduğunuzu düşündüğünüz filmlerden sonra.
ne düşünüyorum biliyor musunuz;
o filmlerde asla kendimizden bir şeyler bulamıyoruz. hep bulduğumuzu zannediyoruz ama sadece kıyısından geçtiğimiz sahneler onlar. işte bir nevi kendimizi avutmak için başvurulan holywood sanatı.
eskiden melankolik, platonik olduğum zaman yazardım. hem kağıtlara hem bloglara. kendimce de çok beğenirdim yazdıklarımı. yalan yok şimdi. en çokta platonik, melankolik olduğum zamanlarda. sonra birisini sevdim çok sevdim, evlendim, baba oldum. aslan gibi bir oğlum var daha 1 yaşında. çok şükür iş güç her şey yolunda. her ne kadar her şey güzel olsa da rutin. Çekirdek aile yapısı rutini hem de.
rutin; yazmak, kağıtlara içini dökmek arzusunun katilidir bence. siz ne düşünürsünüz bilmem. bence öyle ki benim rutinim, arzumu çoktan öldürmüştü. Ah bir de online bilgisayar oyunları yok mu. saf rutine bağlamak için daha iyi neye ihtiyacı olabilirdi ki insanın?
Bugün yine duygu yüklü bir film izledim uzun zaman sonra. insanların kendilerinden bir şeyler bulduğunu zannettiği filmlerden. film bitti jenerik müziği çalıyorken dedim ki galiba tekrar yazasım var! hemen yazmalı , saçmalamanın dibine vurmalı.
düşündüm baktım şöyle bir. Allaha binlerce defa şükürler olsun ki bana bu rutini vermiş. bana güzel eşimi, aslan parçası oğlumu vermiş ve onlarla beraber gün geçirme şansını vermiş. Bakıyorum da özendiğimiz amerikan filmleri gibi hayatımız yok ama rutinde olsa Allaha binlerce şükür ki onlardan bin kat güzeli var.
Verdiğin ve vereceğin bütün güzelliklere şükürler olsun.
ps: bu kadar saçma cümleleri okuttuğum için özürler şelale.