tanım: ''-e girmek'' yardımcı eylemiyle birlikte kullanıldığında alemlerin kitabı kur'an-ı kerim'in emirlerinden biri olan, aslının sadece kelimenin kavram olarak bahsinin edilip edilmediğine bakmanın değil, uygulamanın olduğu eylemdir. ve kapsamlıca ele alacak olursak yalnızca kadınlar için geçerliliği yoktur. ''mahrem'' statüsüne giren beden kısımları değişmek suretiyle erkekler için de geçerlidir.
bu birtakım naçizane fıkhi tanımlamalardan sonra asıl açıklık ya da çözüm getirilmesi gereken alt başlık ise ''türban, siyasi simge, parti, rant, baskı, yobazlık'' gibi bilimum kavramlar aslında.
zira.
hepimiz insanları genellemeye o kadar alışmışız ki yıllardır, bir kısım insan bu ''kapanma'' işini sadece ranta, bir kısmı sadece siyasete -ve hatta artık sadece akp'ye- bağlama eğiliminde.
umarım ölmeden kimsenin kimseyi dış görünüşüyle yargılamadığını bir dakika da olsa hissedebilirim.
evet, ben kapalıyım. ve hatta daha yeni tesettüre girdiğimi söyleyebilirim. çok şükür ki kimseden olumsuz bir tepki, bir beyanat, efendime söyleyeyim, bir bakış almadım. ha alsam ne olur? sadece içim burulur biraz, ''insanın insanı yargılamaya cüreti olamayacağını bir anlayamadık.'' diye haddim olmayarak hayıflanırım.
belki olacak, karşıdan gelirken beni gerizekalının teki ya da yürüyen bir ''ampul'' olarak görenler olacak. önceden karşıdan gelen bir altı ok, ne bileyim bir parka, bir kırmızı kaşkol falan gibi görebilenlerin olduğu ihtimali gibi.
inanın, hiç önemli değil. şu hep bahsini ettiğimiz ''huzur'' var ya, onun aslını tattıktan sonra hiç önemli değil. ''canları sağ olsun be.'' diyebilmeye mutlu olabilmek önemli olan.
bunları sözlüğe yazıp kimin eksileyeceğini umursamadan benimle aynı şeyleri hissedebilenlerin olduğunu bilmek bir de önemli olan.
kimse bana baskı yapmadı, ailede tek ''kapalı'' benim şu anda. dedem emekli müftü, bu yaşıma kadar canından çok sevdi beni; açığım diye az sevmedi. günün birinde ağzımdan çıkıveren ''ben kapanıyorum.'' sözleri elbette çok mutlu etmiştir. ama en çok içimde bir yerlerde sürekli beni kollayan idm, egom ve süperego denen vicdanımdan, -bu konuda en azından- vicdanım kazandığı için çok mutluyum ben asıl.
sadece o'nun rızası olduğu için.
bu kadar.