aslında ego okşama nedenleri dışında geldiğim günden beri beni buz gibi yapan başka bir sebebi farkettim. sol frameye baktığımda; insanlara, yaşayış tarzlarına, dinlerine veya siyasal görünüşlerine bakıp insan sınıflandırmak en büyük soğuma nedeni gibi geliyor bana.
türbanlı birinin namuslu olmasını beklemek gibi akıl almaz başlıklar gördüğümde tekrar tekrar ekrana bakma gereksinimi duyuyorum veya mini etek giyen kızların aranması gibi... yolda müzik dinleyen hödüklere ve hayvana benzeyen ünlülere duyduğum kini anlatmaya ne benim türkçem yeter ne de anlatmaya çalışsam terbiyem elverir.
hani diyorum ki; kendi çapımızda bir platform kurmuşuz, içimizden gelen bütün düşünceleri paylaşarak akıl büyütsek, çoğalsak ve güzelleşsek? bu çabayla baktığım her an, iyi düşünmek istediğim her saniye sol frameden densiz bir başlık gözlerimi neye uğradığını şaşırtıyor.
tüm bunlar kafamın köşesinde fıldır fıldır dönerken yaşamakta olduğum gerçek hayata dönüp baktığımda küçük bir kopyasının sol framede hayat bulduğunu, her gün güzel veya çirkin, tatlı veya sert, şaka veya ciddi bir şekilde karşıma çıktığını görüyorum.
kimsede hoşgörü ve saygının kalmadığı şu günlerde, büyük umutlarla bünyesinde soluk alıp vermek istediğim sözlüğümden soğumak istemiyorum. ama olmuyor, bir densiz çıkıp ademoğlunu sen şu tarafa ben bu tarafa diye bölmeye çalışıyor. neden bütün olmayı -geçtim bütün olmayı, en azından saygı duymayı- beceremiyoruz?