futbol

entry768 galeri video7
    453.
  1. bu topraklarda erkek çocuğu olarak doğmak demek, beşikten başlayacak bir gönül meselesine doğmakta demektir. her ailede bulunan o amca, dayı, abi veya her kimse. vardır ama illaki o hasta fenerli-cimbomlu-beşiktaşlı olanından. aileye yeni katılacak olan bir erkek çocuğunun tulumunu onun kalbindeki aşkın rengiyle boyayıp giydirir üzerimize ve o tulumları giyip o renklerden döneni pek yoktur içimizde. böyle başlar bu ülkede renk sevdası. taa beşikten.

    80lerde ve 90larda fanatiklik benim gözümde pek küfür boyutuna geçmemiştir. biz öyle gördük yani büyüklerimizden. yan yana maç izlemeler, uefa kupası finalini beraber izleyip beraber tura çıkmayı gördük biz. sözlü sataşmamız asla ağır küfür boyutlarına geçmezdi. çünkü futbolu seviyorduk biz sokaklarda olan çocuklar. sakızlardan çıkan futbolcu yapıştırmalarını yapıştırdık yatak başlarımıza, dolaplarımıza, apartman girişlerimize...

    milli takımın senegali altın golle yendiğini hatırlamayanı yoktur içimizde. ben o günü baştan sona unutamıyorum. millet olarak spor başlığı altında son kez tek vücut olduğumuz gündü belkide. maça yetişemiycez diyordum babama ama yollar öylesine boştu ki tam zamanında yetiştirmişti eve. maç başladı oynandı, ilhan attı derken türkiye sallandı be. sokaklara döküldü bütün millet en önde ronaldo, davala saç traşlı çocuklar koşar adım.

    ümit davala ve hasan şaş. o dünya kupasında ne de mutlu etmişlerdi di mi ya bizi? fenerli olupmasına rağmen kaç arkadaşımız o traştan yapıp bir boka benzememişti? veya hasanın brezilyaya attığı golde ortalığı kaç beşiktaşlı yıkıp geçmişti? hangimiz yıkmadı ki?

    zaman ilerliyor, insanlar büyüyor ve kirleniyor. ama eskiler hep temiz ve saf kalıyor. hasta cimbomlu-beşiktaşlı-fenerli kavramı fanatik cimbomlu-beşiktaşlı-fenerli'ye dönüyordu yavaştan. fanatizm işleniyordu bu milletin kanına. yavaş yavaş ve sinsice.

    derbiler bunun mesajını açıkça veriyordu. samiyende, kadıköyde, inönüde deplasman tribününe değilde sanki savaşa gider gibi buluşulup gitmeler artıyordu. stada yürürken takıma tezahürat etmek yerine rakibe küfür etmek marifet görülüyordu. bunu yazıyorum ama hangimiz bunu yaşamadı ki? hepimize keyifli geliyordu bu. girip internette tuttuğumuz takımın taraftarlarının deplasmana gidiş videolarını izleyip pis pis sırıtıyorduk. e eğlenceliydi de, çünkü farkında değildik nereye doğru ilerlediğimizin.

    hatırlıyorum 6 kasımda kadıköydeki maçtan sonra okula gittiğimi. iyi makara dönmüştü, galatasaraylı çocukların yüzleri beş karıştı. ama yine günümüz kadar ağır laflarla dalga geçilmemişti. düşünüyorum da geçen pazar gecesi böyle bir skor olsaydı neler olurdu? en sevdiğimiz arkadaşlarımıza, dostlarımıza neler söyleyebilirdik? veya bir liverpool maçı sonrası milletçe utanacağımız yerde, en sağduyulu insanımız bile dalga geçmişti bununla. veya fenerbahçe avrupada sıfır çektiğinde. çünkü işliyordu damarlarımıza bu fanatizm ve unutmuyorduk rakibimizin hüsranlarını. onlara da unutturmuyorduk istisnasız hiçbirimiz.

    günler geçiyor ve ezeli rekabette boyut değiştiriyordu. yapay bir söylem haline dönüyordu bu yılların biriktirdiği dostluklar. baba hakkıların, lefterlerin, metin oktayların yücelttiği bu dostluk televizyonlardaki eyyamcıların ve o tarih dolu formaları giyen terbiyesizlerin olduğu ortamda yitip gidiyordu.

    nefret sarmış her tarafımızı. kulüpler resmi sitelerinden birbirlerine sataşıyor, yöneticiler sürekli kavga ediyorken taraftarlardan hassasiyet beklemek normal karşılanıyordu. bir sabah pat diye bir şike operasyonuyla ortalık iyice toz duman oluyor. yöneticilerin yediği haltlar o tarih dolu renkleri kirletiyordu. sahada hiçbir şeyden habersiz varını yoğunu ortaya koymuş futbolcuların emekleri sorgulanıyordu. o içimize sinen nefreti kusmanın yolunu arayanlarda bir an bile kaybetmeden şikeci damgasını çoktan vurmuşlardı bile. belkide hiçbir şeyden haberdar olmadan. senin benim gibi insanlarda yediremiyordu işte kendilerine bunu. yürüyüşlerde başlıyordu, birbirini avrupaya gammazlamalarda. bir düşüşten bir yükseliş çıkarmaya çalışmak profesyonellik sayılıyordu.

    o dünya kupasında bizleri mutlu eden hasan şaşla ümit davala, geçen pazar gecesi hiçbir insanevladının bana açıklayamacağı şekilde kin dolu bir şekilde küfürler ediyordu tribünlere. ne oldu abi size? bu kin bu nefret nasıl bu boyuta erişebildi yüreklerinizde? veya günümüzde tekrar yapılsa sakızlardan yapıştırması toplanacak oyuncular olan meireles, drogba, melo, riera, eboue bile saçma sapan hareketlerde bulunurken neyi konuşuyoruz biz? tribüne muz getirerek sahadaki drogbayı, eboue'yi kendince küçük düşürmeye çalışan insanımsılar varken neyi konuşuyoruz biz? ben johnson'la, uche'yle, okocha'yla büyüyen biri olarak bunu yapan biriyle aynı takımı tutuyor olamam.

    yıllar hala geçiyor ama görüntüler hala değişmiyor. kavgalar son bulmuyor. lugano, keita, luciano, emre aşık, volkan, sabri, emre, arda, semih. şu an avrupada olan arda bile etti bu kavgayı. koca avrupayı dönüp dolaşıp gelen emre'de burada etti. bir fenerbahçeli olarak şu saatten sonra isterse takımın en önemli oyuncusu olsun, kin ve nefretle dolu kimseyi istemiyorum bu takımda. emre, volkan, meireles. biz alex gibi bir adamı göndermişiz usta. sırf kişiliği yüzünden bu ezeli rekabetin çıtasını bir nebze yukarda tutan adamı...

    hiçbir kulüp bu kadar olaydan sonra bile hala özeleştiri yapamıyor. ne fenerbahçelisi sıcağı sıcağına meireless'le ilişiğini kesemiyor. ne de galatasaray meloyla. bunun aksine resmi hesaplarından tweet atıyorlar, kadıköy hatırası 2 diye, yok galibiyet için t-shirt çıkaracağız diye. sabri çıkıyor diyor anama küfretti sokakta cinayet sebebi. volkan diyor sokakta birine böyle davransa karşılığını alır. iki takımın kaptanı bile dün gece gencecik bir çocuğun pisi pisie ölmesine rağmen hala magandalıktan dem vururak örnekler verebiliyorlar. ne biz bu futbolcuları hakediyoruz, ne de bu renkler.

    galatasaraylısı fenerle oynasın oynamasın her gol attığında stadında fener ağlama diye şarkı açıyor, nkfvas diye atkı yaptırıyor. fenerlisi çgkyghtaak diye tezahürat yapıyor. beşiktaşlının stadı yıkılacak ve son maç ama fenere küfretmeden bitiremiyor maçı. twitter'a bakıyorsun onca olay olmuş, hala hashtag peşinde olan binler. ve hala üzerindeki suçu kabul etmeyip rakibindekileri konuşan binler. rakibini dünyaya rezil etme çabaları.

    futbol? konuşulacak son şey artık futbol. konuşulacak o kadar çok kirli şey varken futbol sadece teferruattır. çok uzun olmasa da yıllardır futbolu ve tribünü seven biri olan ben bile şu an o kadar mutsuzum ki ne bir maça gitmek, ne de tezahürat yapmak istiyorum. yılların nefreti ve kini bir gecede patladı. gencecik bir çocuk öldü. ertesi gece televizyonlara bakıyoruz ve o asfalt gibi suratlarıyla sözüm ona futbol yorumcuları yorum yapıyor. 5 dk burak, daha sonra futbolcuların ortaya çıkan görüntüleri. 5 dk burak, daha sonra muz uzatan taraftar ve ırkçılık üzerinden espriler yapmaya çalışan yorumcular. * 5 dk burak, daha sonra olimpiyatlar için zedelenen itibarımız bilmem ne... insanın oturduğu yerde kanı donuyor. canı acıyor. o anneyi düşünmekten uyuyamıyor. 5 dakika önce binseydi o metrobüse, kendi veya arkadaşları başına gelebilecekleri düşünmekten çıldırıyor. cidden çıldırıyor.

    temiz değil ne bu lig ne bu yöneticiler ne de futbol. kirlendi çünkü. hem de üzerine sadece çamur değil, kan bile sıçratılarak...
    0 ...