marksizm

entry165 galeri
    96.
  1. klasik kuramcılar için: "Marks’ın toplumsal sınıflar kuramı gerçekçi değildir. Toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihi değil, yönetici savaşımları tarihidir. Yönetici sınıf ise, Marks'ın ileri sürdüğü gibi, üretim ilişkileri sonucu belirlenmiyor, üyelerinin üstün özelliklerinden oluşuyor. Kaldı ki, modern toplumlarda kemikleşmiş, kapalı bir yönetici sınıf yok, çünkü seçkinlerarası bir dolaşım söz konusudur. Kısacası, “sınıfsız toplum” hiç olmayacaktır, çünkü her toplumda yönetici azınlıklar vardır, gereklidir."

    Siyasal seçkin kavramı konusunda, C.J. Friedrich, 19. Yüzyıl Avrupası’nda üstün insanların yönetimini savunan doktrinlere dikkati çekiyor (Caryle, Nietzsche sonraları Mosca ve Pareto gibi). Bu düşünürler, Friedrich'e göre, bir yerde hala feodal kalıntılar taşıyan toplumların ürünüdürler; eski toplumsal hiyerarşilerin özlemi içinde olan, yani temelde demokratik düzene karşı olan kişiler. G. Lukacs da, özellikle feodal öğelerin güçlerini koruduklarını ve bu yüzden gerçek bir burjuva demokrasisinin geliştirilemediği ülkelerde siyasal önderlik sorununun toplum bilimcilerce ortaya atıldığını ileri sürüyor. Weber'in “karizması” (Almanya) ve Pareto'nun “seçkinleri” (italya) bu ülkelere örnektir. Söz konusu ülkelerin özellikleri (19. Yüzyıl’ın ikinci yarısında), bu gözlemleri kanımızca doğrulamaktadır. Tüm bu eleştirilere rağmen, siyasal seçkinler kavramı siyasal bilim açısından geçerlidir; modern kuramlar da bu kavramın günümüz toplumlarına bir uyarlama çabası olarak ortaya atılmıştır. Nitekim, Mosca'nın da son yıllarında klasik elit kuramlarının demokrasi kavramıyla uzlaşabilirliğini vurgulamaya başladığını anımsıyoruz.

    kaynak: yrd. doç. dr. leyla sanlı hotiç
    0 ...