bülent ersoy her ne kadar erkek olarak hayatının belli bir bölümünü idame ettirmiş olsada zaman içerisinde biyolojik zorunluluktan ötürü kadınlığı seçmek zorunda kaldığını defalarca dile getirmiş bir insandır. bu seçimden sonra da psikolojik, fisikzel ve sosyal olarak kendini bu duruma adepte etmiş ve böyle yaşamaya başlamıştır, bunu başaramayıp toplum zararlısı bir insan olmaktan daha iyidir kanaatimce. demek ki bu adaptasyon sürecini tam manasıyla tamamlamış ve bir kadın gibi hissetmeye ve yaşamaya başlamış olmalı ki evlilik gibi sosyal ihtiyaçlara ve bunlara çözüm bulma hissiyatına zaman içinde kapılmıştır. sonuç itibari ile kendisi ile her ne sebepten olursa olsun evlenecek birini bulmuş ve evlenmiştir. armağan adlı şahıs bu durumu içine sindirmiştir yada sindirmiş gibi hareket etmektedir, bu kimsenin sorunu değildir kendilerinden başka. bu kadar alay konusu olması onlar açısından hoş olmamakla birlikte, insanlara rağmen yaşamak istedikleri gibi yaşamaları bana göre taktir edilmelidir.