öykü yazarları, öykülerinin yapısal kurgulamalarını oluştururlarken daima okuyucuyu gözetmek durumundadırlar. bir öykü yazımında, yazarın kendini tatminden önce okuyucusunu tatmin etmesi, bunun doğal sonucu olarak beğenilmesi, takdir görmesi ve ancak bu olağan seyrin sonunda maddi-manevi bir tatmin beklemesi söz konusu olabilir. dolayısı ile 'yapısal kurgu' bu işin 'elifba'sı, yani başlangıcıdır. her işte olduğu gibi yıllar içerisinde, tecrübelere bağlı olarak geliştirilmiş bir kurallar manzumesine bağlılığı gerektirir. bu kuralları yıkıp öykü kurgulamasında yeni bir çığır açılması, yepyeni bir ekolün yaratıcısı olunması da mümkündür elbet! ama bunun için ortaya konulan örneğin de belli bir okuyucu kitlesi tarafından kabul görüp beğenilmesi temel esastır.
söykü dergisi'nde yayımlanan kimi öykülerin eleştirilerinde değindiğim 'öykülerde yapısal kurgulama teknikleri'ne yönelik önemli bazı hususlara bu öykü vasıtası ile bir kez daha değinmenin faydalı olacağını düşünüyorum.
bir öykü kitabında, uzunluğu 10 satırı geçen blok paragraflar okunma güçlüğü yaratırlar. bunun sebebi, okuma eylemi esnasında okuyucunun çay-kahve fincanına, meşrubat ya da içki bardağına, meyve veya çerez tabağına uzanmak üzere bir an için gözünü kitaptan ayırdığında, geri dönme anında bıraktığı noktayı bulabilmek için kaybettiği zamandır. 4-5 satırı geçmeyen paragraflarda görsel algı, ayrılınan noktayı röperleyerek anında yakalar. ancak ağacın katli'ndeki gibi uzunluğu neredeyse 3 kitap sayfasına ulaşan blok paragraflarda bu mümkün olmaz. bir süre sonra bırakılan yeri yeniden bulmak, okuyucu için bir eziyet halini alır. zira, o yeri bulmak için okunan satırları tekrar tekrar okumak okuyucuyu sıkar, gerer. bu denli uzun bir paragrafta, bırakınız gözünüzü farklı bir yöne kaydırmayı, üst satırdan alt satıra geçerken dahi devam etmeniz gereken yeri bulmak, okuduğunuz her satırda biraz daha zorlaşır. bunun nedeni, isteminiz dışında, bu işi refleks hareket olarak gerçekleştiren gözünüzün zamanla yorulmasıdır ki vücut bu duruma asla seyirci kalmaz; o gözlerin kapakları yavaş yavaş düşmeye başlar. bu manada örnek öykümüz rahatlıkla 10, hatta 12 paragrafa kadar sorunsuz bölünebilir ve okuyucunun işi çok kolaylaştırılabilirdi.
'ben şöyle dedim', 'öteki öyle dedi', 'beriki böyle dedi' şeklinde yoğun diyaloglar ve kısa tümceler kullanılarak kurgulanan öykülerin; kesinlikle, 'karşılıklı diyalog yazım tekniği' kullanılarak alt alta satırlar halinde yazılması gerekir. bu her şeyden önce, 'dedim','dedi' şeklinde ardı ardına tekrarlanan ve bir zaman sonra okuyucuyu rahatsız etmeye başlayacak sözcüklerden kurtulmayı sağladığı gibi öykünün okunuşunda akıcılık, anlaşılmasında kolaylık sağlanabilmesi için de zorunludur.
"...alaycı bir ses tonuyla; "sen yanmazsan, ben yanmazsam, o yanmazsa..." dedim 47. sayfaya. "hah!" dedi ve devam etti: "...bu salak hikayenin en başından beri tek doğru dürüst cümle bu, o da senin değil. birden şanslı hissettim, büyük bir şairin dizesinin üzerime yazılmasından dolayı" diye tamamladı cümlesini. "madem bu kadar şanslı hissettin, hemen bir tane daha yazayım üzerine" dedim ve devam ettim: "içine hiçlik giyince üşümüyor insan." "vaaay! birader çok iyiymiş bu! kimin?" "benim" dedim... "öyle..." dedim. "büyük bir yazarın değil..." dedim. "benim" dedim. "siz" dedim. "...etiket manyağısınız" dedim. "benim" dedim. "anladık" dedi. "hayır! bırak sözümü bitireyim!" dedim. "benim, anlatacak çok şeyim var" dedim. "anlatamıyorum" dedim. "bu da büyük bir şairin: anlatamıyorum" dedi 47. sayfa. "oh be!" diye ekledi..."
yukarıdaki alıntıyı şu şekilde örneklediğimizde söylemek istediklerim daha iyi anlaşılacaktır;
"...alaycı bir ses tonuyla;
- sen yanmazsan, ben yanmazsam, o yanmazsa...
dedim 47.sayfaya.
- hah!
dedi ve devam etti;
- bu salak hikayenin en başından beri tek doğru dürüst cümle bu, o da senin değil. birden şanslı hissettim, büyük bir şairin dizesinin üzerime yazılmasından dolayı.
- madem bu kadar şanslı hissettin, hemen bir tane daha yazayım üzerine.
dedim ve devam ettim;
- içine hiçlik giyince üşümüyor insan.
- vaaay! birader çok iyiymiş bu! kimin?
- benim.
- !?
- öyle... büyük bir yazarın değil, benim. siz etiket manyağısınız! bu benim...
- anladık...
- hayır! bırak sözümü bitireyim. benim anlatacak çok şeyim var, anlatamıyorum.
- bu da büyük bir şairin: "anlatamıyorum".
dedi 47.sayfa ve ekledi;
- oh be!"
konusu ve işleniş şekliyle, ağacın katli'nde sergilenen yaratıcılık gerçekten etkileyici. bunun yanısıra, okuyucuya verilmek istenen mesajların inceliği ve güzelliği de takdire değer. ancak, var olan bu güzelliklerin yapısal kurgulamadaki kargaşaya kurban gittiklerini de belirtmek gerek.