haterların hakkında yardırmaya başladığı oyun. neyse ben şöyle uzunca bi şeyler yazayım bakalım. ilk bioshocklar'la ilgili spoilerlar vereceğim baştan söyleyeyim. görmek istemeyen okumasın arkadaşlar.
bioshock'la 2007 yılında tanıştık. oyun bütün gamerlar arasında çok büyük olay oldu, hem dünyada hem türkiye'de. çok sevdik bioshock'ı. oynanış mükemmeldi. senaryo mükemmeldi. grafikler yine zamanına göre çok iyi değildi ama, sonuçta bir oyunun iyiliğini grafikleri belirlemez. zaten bu bütün bioshock oyunlarını ve dishonored'ı yapan irrational games'in tarzıdır. oynayanlar bilirler, bu stüdyo yaptığı oyunlarda yüzde doksan çizgi film gibi bir modelleme kullanmakta. grafik motorları güçsüz olduğundan değil. babalar gibi unreal engine kullanıyorlar, tamamen seçim meselesi yani. bu oyunların grafiklerinin battlefield 3 gibi ya da crysis gibi olduğunu düşünemiyorum da zaten. patlamalar, mermi efektleri, aksiyon... bioshock'ın en temel öğesi olan olağanüstü atmosfere odaklanamayız bence o şekilde. yani demem o ki, bioshock oynayanlar bu oyundan bir crysis görüntüsü beklememeliler.
neyse ilk oyun diyodum. ilk oyunun senaryosu kesinlikle mükemmeldi. taa ki andrew ryan'ı öldürdükten sonrasına kadar. yanlış anlaşılmasın ordan sonrası da güzeldi; ama işte tam şey... neyse dur. estetik cerrah bölümündeki vahşet, sanatçı bölümündeki donmuş heykeller... sonra andrew ryan'ın yanına geldiğimizde; o andaki o tufa. özgür irade illüzyonu kesinlikle daha güzel anlatılamazdı. zaten bu plot twist bütün oyun otoritelerince ve yaşı kemale ermiş bütün oyuncularca, oyun tarihinin en şaşırtıcı anlarından birisi sayılır. oyunun bu bölümünden sonrası ise daha çok oyunu orda bitirmeyelim, senaryoyu toparlayalım denerek yapılmıştı biraz. ama olsun. sonra 2010'da galiba bioshock 2 geldi. bioshock'ı seven birinin ikincisini sevmeme olasılığı yoktu. aynı oyundan biraz daha işte. hem bu sefer senaryo insanı daha bir içine çekiyordu. ilk oyundaki kadar fransız değildik mevzuya. bir kızımız vardı, ve onu elimizden almaya çalışan bir kadın... başka bir diktatör... o kızın bizim kızımız olmadığını, onun üzerinde hiçbir hakkımız olmadığını söylüyordu. ana senaryo bir yana little sisterlarla etkileşimimiz de daha yakın, daha kişiseldi. başıma bir iş gelmeyecekse ben ikinci oyunu daha çok sevdim.
kısa not: burdan gerisi son oyun hakkında da azcık spoiler içermektedir:
--spoiler--
bioshock infinite'in trailerını ilk gördüğümde çok heyecanlandım, ama oyuna şüpheyle yaklaşmaktan kendimi alamadım. rapture'da geçmeyen bir bioshock fikri biraz garipti. ama uçan bir şehir de bir o kadar ilgi çekiciydi. velhasıl oyunu edindim, oynadım. oyun columbia isimli, gök yüzündeki bir şehirde geçmekte. tamamen bir hayalet şehir olan darmadağın, mahvolmuş rapture'ın aksine; columbia canlı hayat dolu bir şehirdi. iyi insanların iyi hayatlar sürdüğü, refah içinde, zengin bir şehirdi columbia. ancak dış görünüş aldatıcıdır. daha sonra gördük ki, şehrin bu güzel yüzünün arkasında korkuyla yönetilen; ırkçılığın, bağnazlığın ve vahşi kapitalizmin ve tabi ki sefaletin hüküm sürdüğü; vahşetin arkasının kesilmediği bir distopya var. biz bioshock atmosferinin, etkisini karanlıktan, bitaplıktan, kafayı yemiş binlerce insandan aldığını zannediyoduk; ama çok yanılmışız. cennet gibi bir şehirde bile aynı atmosfer yakalanabiliyormuş. ha zaten vox populi sağolsun şehri yakıp yıkınca, rapture'ın aynısı oluyor. oynanış da birkaç ufak nüans dışında eskisiyle aynı olunca, bioshock infinite bioshock'ın büyüyüp serpilmiş, portakal portakal memeleri çıkmış hali gibi.
--spoiler--
senaryo hakkında daha fazla konuşmak istememem bir yana, hakikaten diyecek bir söz de bulamıyorum. son iki saat hop oturup hop kalktık. iyileşti iyileşti iyileşti iyileşti; tam daha da iyileşmez diyoduk ki, yine iyileşti. senin benim gibi bir insanın böyle bir şey yazmasına, böyle bir sanat eseri yaratmasına imkan yok. ben çok rahatlıkla söylebilirim ki, hiçbir oyunun ardından böyle yarrak gibi kalmamıştım. oyun bitti ve 10 dakika boyunca ağzım açık şekilde creditsi izledim.
sonuç olarak demem o ki, bioshock infinite her oyuncunun, ve arada sırada da olsa oyun oynamaktan zevk alan herkesin kesinlikle tatması gereken bir zevktir. grafiği kötüymüş, ışığı zayıfmış bunlara inanılmamalı, kesinlike oynanmalıdır.
ps: zaten içinde şöyle bir sahne olan bir oyun nasıl kötü olabilir allah aşkına: *