theman

entry8 galeri
    4.
  1. bilmem ki nerden başlasam. ya da illa bir yerlerden başlamak mı gerekir, hiç bilmiyorum. aslında başlanacak çok nokta var ama sana anlatmanın bir lüzumu var mı? sonuçta senin için hiç bir önemim yokken sadece bir hastalık gibi aklımda hep bir yerlerde bulunuyorsun. insan hayatta birçok şeylerden vazgeçebilir ama az şeylerden vazgeçemezmiş; sen de ben o azlığı buldum sanırım. yani oturup neden benim sevgilim değil bu adam falan demiyorum biliyorum ki ben sıkılgan ruhum sen benim sevgilim olsan bir süre sonra senden de sıkılacaktır. elde edemenin verdiği cazibe sadece seni "erkek arkadaş" sınıfı için değerli kılabilir fakat ben seninle konuşurken güldüğüm anları özledim. senin laflarını anlamsız noktalara çekip saçma sonuçlara ulaşmayi özledim. birçok sorunla baş etmeye çalışıyorum; yani yalnızlığımı hatırlamayacak kadar meşgul bir hayatım var ama en ufak bir an'da ismini hatırlamam çok zor olmuyor. kusura bakma; bu kadar obsesif olabileceğim benim de aklıma gelmemişti. şuan kiminle ne bok yiyorsun bilemem yani çok da umrumda değil zaten. dediğim gibi sadece arkadaş kısmını özlüyorum. zaten hiç sevgilim falan olmadın sen; aldanmaya gerek yok.

    gerçi seni suçlamıyorum, benim kaderim inandığım ve sevdiğim erkekler tarafından terk edilmek üzerine kurulmuş. geçen sene yurtdışından döndüğüm gün babamın 1 ay önce vefat ettiğini öğrendim - gerçi ben de nasıl çocuksam, 1 ay boyunca babamı sadece nasil diye anneme sordum. o gün ağladığım kadar hiçbir şeye ağlamadım. ama eğer 2. ne zaman o kadar çok ağladığımı sorsalarda 2008 ağustos,31'i derdim - onunla bir daha asla konuşmayacam dediğim gün derdim. nefesim kesilmişti ağlamaktan. dedim ya benim kaderim inandığım erkekler tarafından yalnız bırakılmakmış.

    sevmek kötü bir şey mi bilemiyorum ama benim hiç iyi deneyimlerim olmadı ama pişman da olmadım. yani insan severken hesapsız sevmeli; ben annemin beni sevmesinden bunu öğrenmiştim çünkü. yalansız sevmek... bir sonraki adımda acaba o ne yapar diye düşünmek yerine içimden böyle geldi demeyi seçtim ben hep. santranç oynamıyordum sonuçta. altı üstü bir aşk demek isterdim ama aşk alt ve üst taraftan oluşan 2 parçadan oluşan basit bir makine değil. sahi makine mi makina mı doğru yazılımı; bak bunu bile soramıyorum sana oysa uzmanlık alanın. oturup termodinamiğe giriş dersi anlatır gibi konuştuğun da olmuştu. çok şey öğrenmiştim her ne kadar senin bildiklerinin yanında küçük kalsa da.

    bu arada tehlikeli oyunlar'ı okuyorum. kendimi hikmet benol ile çok özdeştirdiğim oluyor. gerçi benim başımdan bir evlilik geçmedi (özür dilerim spoiler verdiğim için) ama bilge ile olan konumunu seninle benim konumum gibi görmüyor değilim. olur da bir şeyler okumak istersen ve hala okumadıysan öneririm. ama bir gecede okunacak türden değil; hatırlıyorum da bir kitabı bitirmek için sabahlamıştın ama yapma bir daha öyle gözlerine yazık.

    neyse ben seni daha fazla tutmayayım. kendine dikkat et. bu arada kutlayamadığım 4 doğum gününü gıyabında kutladım, gelecek doğum günlerin de şimdiden kutlu olsun. kendine iyi davran.
    6 ...