şöyle bir eli vicdana koyup düşünülmesi gereken hadisedir.
bu insanlar türkiye'ye kabul edildiler tamam ama içecek su bulamayanlar bile oldu.
öyle büyük sefaletlerden çıkıp sığınmadılar buraya, bir anda yoklukla, zorlukla karşılaşıp isyan çıkarmaları normaldi.
ama sonra alıştılar, sular duruldu.
şimdi bundan sonra, bu süreçte reyhanlı'da yaşanan patlamadan suriyeli mültecileri sorumlu tutmak büyük bir hayal dünyası gerektirir.
olayı kimin yaptığı bariz ortada.
tilki suratlı diktatör esad'ın işi bu.
siktiğimin ülkesinde petrol yatakları olsa şimdi durum böyle olmazdı emin olun, abd çoktan kazımıştı kökünü, arap halkı da kaderleri olduğu üzere abd esareti altında yaşayıp giderdi, onayladığım bir durum değil elbetteki ama her zaman diyorum arap halkının üzerinde bir lanet var diye. bu lanet kaderleri mi yoksa başka bir şey mi bilemiyorum...
sözün özü, suriyeliler defolup gitsin, istemiyoruz onları demek, durumu çözmez. güçlü ülkelerin el atması gereken bir tabloyla karşı karşıyayız, dinsizin hakkından imansız gelir, çünkü savunulacak hiçbir tarafı olmayan bir diktatörün varlığından bahsediyoruz.
arap baharı gazına gelip yaptığına yapacaklarına pişman oldu suriye halkı.
yine söylüyorum burada tek suçlu esad'dır, halka düşmanlık beslemek gaddarlık olur.
