hayatım boyunca hiç korkutamadı beni, hiç düşünmedim, hep kabullenilmiş bir şeydi benim için, ta ki beşiktaş çarşısının ortasında kahvaltı için gittiğimiz dükkanı işleten iki ihtiyarı görene kadar. adam kaymağımızı ekmeklerimizi getirirken yürümekte zorlanan teyzem sallana sallana yumurtamızı getirip masamıza koydu gülümseyerek, arkasını döndü gidiyor, amcam onu izliyor gözlerini hiç ayırmadan, yanından geçerken hafifçe sırtını sıvazladı kadının, sonra da bize dönüp gülümsedi o da. bir adam bunca yıl sonra bir kadına böyle bakabiliyorsa, hala birbirlerine dokunmak ikisini de böyle güzel gülümsetebiliyorsa birini bir ömür boyu sevebilme ihtimali gerçekten var demektir ve tabii bunu kaçırma ihtimalimiz de öyle. ilk kez yalnızlıktan bu kadar korktum o gün.