Beyfendi üniversiteden arkadaşımdı 4 sene dip dibe gezip birbirimizi farkedememiş, üniversite bittikten sonra aynı şehirde yaşamaya başlayınca elektriklenmeler başlamıştı. sınıfın da en etkileyici ses tonu olan ve en cool çocuklarından biriydi. üzerine bir gizem yapışmıştı ki sormayın gitsin. sürekli elleriyle sakallarını sıvazlayıp " eee aklımda birşeyler var" modundaydı. neyse efenim biz böyle görüşe görüşe ha başladı başlayacağız durumuna geldik. dile dökülmemiş şeyler var hala açık açık sevgiliyiz diyemiyoruz da öyle hissediyoruz. bir ilişkiye başlayacak olmanın heyecanı ve mutluluğu var üstümüzde. ben kirpiklerimin arasından gözlerimi süzerek, o da çaktırmadan yan gözlerle bakıyoruz birbirimize. Mutluyuz ama çok.
Derken üniversite tayfasını gelin size bu güzel şehri gezdirelim diye çağırdık. geldiler gezdiriyor, gülüyor, eğleniyorduk. Deniz kıyısı bir mekana gittik yedik, içtik eğlendik. o zamanlar yeni mezunuz iş hayatına yeni atılmışız araba hayal gibi birşey. minibüs var otobüs var taksi dolmuş var bizi gezdiren. neyse bindik bir minibüse yarım saat yol gidip farklı bir mekana geçeceğiz. arkayı dötledik yanyana oturuyoruz. derken sallanmaya başladı ama öyle böyle değil yerinde duramıyor arkadaş, ofluyor pufluyor sallanıp duruyor. o göz süzmelerimin yerini kaygılı bakışlar aldı. rahatsızlandı mı diye korktum. soruyorum bir şey de demiyor. sallandıkça sallanıyor.
derkennnn bir nara çıkardı böğründen "durdurun arabayı iniceeeeemmm"
minibüs şoförü "az ilerde durak var orada durayım" dedi
bizimkinden yine bir nara "hayır dayanamıyorum inmem lazım. durduruuunnnnn"
Şoför şok içinde herhalde kusacak diye düşündüğü ve arabasının kirlenmesini göze alamayacağı için pat diye durdu.
bizimki "ben sizi bulurum" dedi ve indi.
Arkasından baka kaldık hep birlikte ne oldu acaba diye. onun o benzinlik tuvaletine doğru eğri büğrü kendini sıkıştıra sıkıştıra aksak aksak gidişini hiç unutamıyorum. Arkadaşın tuvaleti gelmiş çok pis meğersem.