vauvenargues, kahramanının ağzından kaleme aldığı bu öyküsünde, salaş anlatım dili desteğini de kullanarak onun hissiyatını olabildiğince gerçeğine uygun biçimde okuyucuya yansıtmak, dahası resmetmek istemiş ve göründüğü kadarıyla başarılı da olmuş.
"... iyi ama ben korkmuyorsam bu kadın niye benden korkmuyor? yoksa kadın değil mi? saçları peruk olmasın? belki de şu köprü altında her gece tok sesleri ve rengârenk mini etekleri ile bana küfreden o adam-hanımlardan mı? androjendir onlar. farklı bir ırk... ona rağmen de pek muhterem insanlardır onlar. ne zaman yanlarından geçsem bana tatlım bir tanem filan derler. hatırlarım da bunları bana en son münevver demişti. gerçi yiğidim derdi o daha çok bana. la isla bonitada yediğimiz enfes bir akşam yemeğinden sonra özgökçe iş hanının en üst katında karanlıkta yankılanırdı bu ses kulağımda. o tok, sokak karısı sesi o kadar meleksi gelirdi ki o anda kulağıma..."
yukarıdaki alıntı dikkatli bir gözle incelendiğinde, öyküye ve kahramanına ait o denli dişe dokunur ipuçları içeriyor ki; kısa bir metin içerisinde, donanımlı bir yazarın okuyucusuna neleri verebileceğine güzel bir örnek teşkil ediyor. kahramanın sürdürdüğü avare, salaş yaşama rağmen, onun kültürlü bir insan olduğunu anlayabiliyoruz her şeyden önce. travestilerin, haksız bir genellemeyle toplumda yanlış tanındıklarına vurgu yapılıyor ki her genelleme gibi onlar hakkındaki bu genellemenin de yanlış olduğu açık bir gerçek. içgüdüsel isteklerin tatmini için insan beyninin kural, sınır, ahlaki ölçüt tanımaz direnişi ve bir tek ruh okşayıcı "yiğidim" hitabına teslim edilen kalelerle gelen doğanın zaferi. çok güzel vurgulanmış, gerçekten çok güzel.
ben, vauvenargues'i söykü'de yayınlanan; contreras ın travmatik sadakati adlı 'muhteşem' öyküsüyle tanıdım ve önüme çıkan her fırsatta, herkese, bu örnek öyküyü mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum. o şüphesiz iyi bir yazar ancak, bu niteliği ona büyük sorumluluklar da yüklüyor ve onun öykülerinin, en azından benim gibi amatör yazarlar ya da eleştirmenler gözünde kusursuz olmasını zorunlu kılıyor. dolayısı ile şu tip yazım bozukluklarını, yazdıklarını farklı zamanlarda birkaç tekrarla okuyarak düzeltmesi gerekiyor;
"...evet, evet maktul diyeceğim onlara bu beni çok heyecanlandırır bu kelime."
- ilk |bu| nun gereksizliği açık.
"...hakiki adıyaman tütünüdür benim cigaralarım. kül tablam da ayda bir değiştirdiğim kavanozlardır. aç karna öyle bir çekerim ki çocukluğumu, ağzımın rögar kapakları kapanır. lağım gibi midem alev alır. doğrulurum sonra. bir sokak köpeği önümden geçer. göz göze geliriz. sefil sokak köpeği derim. biri yardım etmeli sana gidecek bir yerin bile yok! sonra. uzaklaşır benden. bakarım arkasından kuyruğunu kaldırmış havaya. utanırım başımı çeviririm hemen."
- içten, gerçekçi ve kelimenin tam anlamıyla insanı mest eden anlatımın arasında eğriti duran, sırıtan, "kül tablam da ayda bir değiştirdiğim kavanozlardır." tümcesi hiç yakışmamış. 'kül tablalarım da ayda bir değiştirdiğim kavanozlardır.' ya da 'kül tablam ayda bir temizlediğim kavanozdur.' şeklinde yazılmalıydı.
bu arada, öykü başlığındaki ezgi'yi ve kendini 'ben' olarak tanımlayan öykü kahramanını tanıdık da 'alexia' kim ola ki? muhtemelen münevver'in esas adı olsa gerek.