önceleri kedileri sevmiyordum. mesafeliydim çok. ki hayvanları inanılmaz derecede severim. olmadık hayvanları evimde beslemişimdir, yılanından tarantulasına kadar.
bir kız arkadaşım vardı o dönemde. işte aptal aşıkmışım. evlilik hayalleri kuruyordum. sonra twitter'dan bir arkadaşımın kedisinin doğum yaptığını öğrendim. sürekli de instagram'dan paylaşıyordu bunları.
neyse ben kız arkadaşıma şaka yollu bu yavru kedilerin fotoğraflarını yollayarak ''alalım mı bunlardan bir tane?'' diye sordum. kedileri hala sevmiyorum ama bu dönemde.
neyse, ayy ben çok istiyorum, çok sevdim bunları falan dedi. alalım dedi. ben de tamam dedim. istanbul'a geldiğimde alırım, diye söz verdim.
12 eylül 2011'de istanbul'a yerleştim.
15 eylül 2011'de benden ayrıldı. 18 eylül 2011'de birlikteliğimizin 1 yılı dolacaktı..
her neyse, ben istanbul'da sap gibi kaldım. kendime kızdım. neden geldim, niye bu kadar bağlandım, neden inandım diye.. sonra dedim ki kendime; ''oğlum, gelmişsin bir kere. artık dönüşün var mı? yok. ee? neden üzülüyorsun? düzgün yaşa.''
dedim düzgün yaşamalıyım.
evde yalnız başıma yatıyorum kalkıyorum, olmuyor. sürekli o kızı düşünüyorum. kafamı dağıtacak bir şeyler bulmalıyım, diyorum kendime. sonra sonra aklıma düşüyor. scottish fold..
bir internet sitesinde görüyorum, fiyatları ateş pahası. bulduğum en ucuz yerde 800 lira istiyor..
neyse sağa sola haber salıyorum falan bir arkadaşın arkadaşının arkadaşı, dıdısının dıdısının dıdısı işte, kendinde bir tane olduğunu söylüyor. henüz 1,5 aylık. dişi. tekir renginde.
tamam diyorum. alayım. kaç lira istiyorsun? şu kadar. ilk maaşımı çekip hemen ev arkadaşımı ücret karşılığı alıyorum. ilk günler evin içerisinde korkak korkak dolaşıyor. koltukların arkalarından çıkmıyor...
sonra sonra bana alışmaya başladı. ben de ona.
hatta bir gece, kedilerle tamamen alakasız olduğumdan ''hrrrr hrrrr mrrrr mrrr'' diye ses çıkarttığını duydum. sanki boğazını temizlemeye çalışıyor gibiydi. telaşlandım çok. kedime bir şey oluyor sandım. sabah ilk işim veterinere gitmek oldu.
meğer o ses, kedilerin mırlama sesiymiş. ben daha önce bir kediye hiç bu kadar yaklaşmadığım için endişelenmişim. aptal ben.
şimdi düşünüyorum da,
o kız beni terketmemiş olsaydı ben kedi almayacaktım. kuki ile de yollarımız hiç kesişemeyecekti.
kedi seven bir erkek olarak çok şanslıyım. kafayı yeme dönemlerimde yanımda olarak bana çok yardımı dokundu haspamın. onla oturdum sohbet ettim, o bana mırladı ben ona sarıldım. ben kedimi çok sevdim.
ben kedileri çok sevdim.
